Klavyeciler bilir ki, yeni bir cihaz piyasaya sürüldüğünde pek çok profesyonel kullanıcı bu yeni cahazı hemen satın almaz. Bu bizim müzisyenimizin yeniliğe kapalı olmasından, ücretini çok önemsemesinden veya cihazı beğenmediğinden değildir. Tercih sebepleri ve bu sebepleri etkileyen pek çok detay var aslında. İsterseniz bu durumu sebep ve sebepleri etkileyen faktörleri ile birlikte inceleyelim. Ardından da Roland E-A7’nin piyasada tutunup tutunamayacağına bakalım. Konu ile alakalı şu yazıyı da okumanızı tavsiye ederek devam etmek istiyorum.
Yeni bir klavye (aslında KLAVYE ismi tam olarak karşılamıyor bu tarz cihazları, bu yüzden üreticilerin tercih ettiği orjinal ismini kullanacağım) Multimedia Workstation piyasaya sunulduğunda kullanıcılar önce özelliklerini, ardından fiyatını daha sonra da diğer kullanıcıların yorumlarını takip ederler. Bu tüm dünyada bu şekilde fakat ülkemizde bu koşullara ilaveten, kendi arkadaşlarının kullanıp kullanmaması, ünlü birinin (ki bu genellikle ritim, sample, midi, performans düzenleyen kişilerdir) kullanıp kullanmaması, ritimlerinin yörelerine ve zevklerine hitap etmesi gibi durumları göz önüne alırlar. Bu durumda üretici firmalar ülkemiz için farklı seçenekler ve çözümler sunmak zorunda kalırlar. Örneğin Korg firmasının geliştirdiği kilitli (değiştirilemez özellikler içeriği) medya bizim gibi ülkeler için geliştirilmiştir ve hatta özellikle Türkiye için diyebiliriz.
Ülkemizde Multimedia Workstation tercih etme sebeplerini isterseniz madde madde sıralayalım.
- Ritim (style) ve Ses Porformansları (User Performance): Bu konu diğer hiç bir ülkede bizdeki kadar önemli değildir. Bazı ülkelerde müzisyenler cihazın üzerinde gelen ses bankalarını kontrol ederler ve ritimleri. Ülkemizde bunların neredeyse hiç önemi yoktur. 20 yıl önce vardı fakat artık yok. Bizim müzisyenimiz kendimize özgü ritimlerin ve ses performanslarının kalitesine bakıyor ve buna teknik olarak yerelleştirme diyoruz. Her cihaz yerelleşme konusunda başarılı olamıyor. Bunun en güzel örneği Yamaha Tyros serisidir. Tyros serisi Yamaha’nın amiral gemisidir. Tyros serisi ile aynı zamanda üretilen hiçbir Yamaha cihazda Tyrosda bulunan özellikler yoktur (bazıları vardır burada kasdedilen bütünlük). Bu sebeple yeni bir cihaz çıktığında marka bağımsız olarak kullanıcılar mesafeli duruyor.
- Tanıdık birinin cihazı tercih etmesi: Ülkemizde pek çok müzisyen elektronik cihazlardan çok iyi anlamıyor yine pek çoğunun ise bu cihazlara ayıracak vakti yok. Bu yüzden cihazın tam olarak özelliklerini bilmese bile arkadaşı tercih etti diye cihaza yönelebiliyor. Bu yönelimin sebepleri de aslında çok açık. Cihazı tercih eden arkadaşının bu tür cihazlardan iyi anladığını ve cihaz üzerinde olumlu geliştirmeler yapacağını düşünüyor ise hemen satın alıyor. Ayrıca bu tanıdık kişi arkadaşı olmak zorunda da değil. Örneğin Hakan ÇEBİ‘ yi tanıyor ve takip ediyorsa yeni bir cihaz aldığında o cihazın özelliklerini bile araştırmadan satın alabilir. Çünkü bilir ki Hakan ÇEBİ cihaz üzerinde geliştirmeler yapacak ve o geliştirmeler kendisinin çok işine yarayacak. Şahsen Yamaha için yaptığı çalışmaların çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Roland ile çalışacağı bilgisini alınca umutlandığımı gizelemeyeceğim.
- Marka sempatisi ve kulak yatkınlığı: Bu durum cihaz ilk çıktığında satın almaya sebep olabileceği gibi piayasa koşullarına göre aksi sonuçlar da doğurabilir. Örneğin Korg firması çok iyi cihazlar üretmesine rağmen bende satın alma isteği oluşturamıyor. Bunun en büyük sebebi de alışılagelmiş Korg tınısının hoşuma gitmemesi. Tersi durum günümüzde büyük bir gurup müzisyende mevcut. Korg tınısını beğendiği için yeni hangi cihazı çıkarsa hemen satın alıyor. Bu süreç çok hızlı gelişiyor. Korg PA serisinin başarısının altında bu sebep yatıyor. Pa3x ve pa4x çıktığı ay satın alan en az 10 arkadaşım var 🙂
- Alım-Satım kolaylığı: Bu konu özellikle ülkemiz müzisyenleri için (büyük çoğunluk) çok önem arzediyor. Çünkü bu tür cihazları tercih eden kullanıcıların büyük çoğunluğu düğün işi ile uğraşıyor. Ülkemizde düğün işi mevsimlik işçilerin ve turizmcilerin durumu gibi. Yaz aylarında yoğunlaşan düğünlerden kış aylarında neredeyse eser yok. Bu durumda yaz aylarında işleri iyi gitmeyen müziyenler kışa girmeden veya kışın cihazlarını elden çıkarıyor. Bunu bir örnekle açıklayalım. İç Anadolu bölgesinde düğün işi yapan bir müzisyen için en önemli aylar Haziran, Temmuz ve Ağustos. Çünkü gurbetçiler bu aylara ülkeye tatil için geliyor ve onlar geldiğinde düğün sayıları artıyor. Buna bir sezon dersek bir sezonda yapacağı düğün sayısı 100 de olabilir fakat sezonun kötü olması durumunda bu sayı 20 ye de düşebilir. Bu arkadaşımızın Korg PA2x tercih ettiğini varsayalım. Sezon başlamadan 5000 Liraya aldığı klavyesinin işlerin kötü olduğu sezon sonrasında 4300 Liraya tekrar satsa cihazı 3 aylığına 700 Liraya kiralamış oluyor. Fakat aynı işlemi Audya ile yapsa 7000 liraya aldığı cihazını 5000 Liraya satabilir. Buradaki satış işleminin hızına bağlı olarak en yüksek ve en düşük değerleri kullandığımı hatırlatmak isterim. Bu durumda bu arkadaşımız doğal olarak Korg tercih edecektir.
Yukarıdaki bilgiler ışığında Roland E-A7 piyasada tutunabilir mi? Tutunursa liderliğe oynayabilir mi?
Roland şuan 35 yaş ve üzeri neredeyse tüm müzisyenlerin ilk işe başlama klavyesi veya yolu üzerinde mutlaka rasladığı fakat farklı sebeplerle uzun süreli kullanamadığı bir cihaz. E-A7 burada yukarıdaki 3. maddeden dolayı avantajlı duruma geçiyor. Yani tınısı bilinen bir markanın ürünü ve kullanan birisi olarak belirtmeliyim ki Roland tınısından hiçbir cihazında ödün vermiyor.
Korg ve Yamaha gibi iki dişli rakibi bulunan firma bu iki firmanın aksine kilitli medyaya mesafeli duruyor. Yani yapılan tüm geliştirmeler bütün kullanıcıları kapsayacak şekilde yapılıyor ve firmanın Türkiye sitesi üzerinden paylaşılıyor. Bu hem avantaj hem dezavantaj. Avantajı tüm kullanıcıların yayınlanan içeriğe ulaşabilmesi. Bu avantaj geliştirme yapanlar için ise dezavantaj oluyor. Çünkü geliştirme yapanlar, bu geliştirme işlemlerini kar amacı ile yapıyor. Herkesin görebildiği bir içerik yani herkese açık olan içerik ticari olma vasfını yitiriyor. Örneğin Korg için kilitli medya üreten bir kişi her kullanıcıdan ücret alabilirken Roland kullanıcılarından bunu talep edemeyecek. Doğal olarak üretici firmadan aldığı pay ile yetinmek durumunda kalacak. Bu durum geliştiricilerin üretim müktarlarını düşürecektir. Keza Korg için en az 10 geliştirici varken şuan E-A7 için bu sayı 4.
Son olarak piyasanın doygunluk miktarını ekleyelim. Türkiye klavye piyasası aslında çok hareketli değil. Çünkü marka ve model olarak değerlendirildiğinde pek çok müzisyenin en az bir klavyesi var. Bu durumda E-A7 esas oğlan olamıyor. Yani hali hazırda alışılagelmiş cihazı varken hiçbir kullanıcı köklü bir değişikliğe gidip bambaşka bir cihaza geçmez. Bunun pek çok handikapı olacaktır. Cihazın kullanımı kolay bile olsa düğmelerin yerleri farklı olacak, ritimler, sesler, performans yapısı farklı olacak yani bir alışma süreci gerekecek. Bu bir patlama olmayacağı anlamına geliyor. Yani hiçbir geliştirme ani satış rakamı artışına sebep olamaz. Fakat geliştirmelerin kalitesinin satış rakamlarını artıracağı kesindir. Bunun süresini ve tam olarak miktarını kestirmek zor. Zorlu bir süreç E-A7 yi bekliyor anlayacağınız.
Sonuç olarak Korg ve ardından Yamaha en az bir kaç yıl daha piyasayı elinde tutacaktır. PA serisinin ve Yamaha Tyros serisinin kalitesi tartışılmaz. Roland bu kaliteyi yakalamakta geç kaldığı için açığı kaptmak hem çok çalışmayı hemde bu sürece ayrılacak sermaye miktarını artıracaktır. Şu yazıda bahsettiğim üzere E-A7 Korg ve Yamaha cihazlara göre pek çok avantaja sahip bir cihaz. Cihazın kendisine has özellikleri rekabette üreticinin işini kolaylaştırıyor fakat ülkemiz gibi yukarıdaki 1, 2 ve 4. maddelere olan duyarlılık da rekabette üreticinin işini zorlaştırıyor.
Başka bir makalede görüşmek ümidiyle, yorum ve görüşlerinizi eksik etmeyiniz.