Kategoriler
Genel Geyik Muhabbetleri Yaşam

Neden?

sorular sorular

*Neden bozulan otobüsün yolcuları bizim otobüsümüze aktarıldığında onlara mültecilermiş gibi bakarız?

* Neden her gördüğümüz haritada hemen Türkiye’yi bulmaya çalışırız? Millet olarak Dünya’da kaybolma kompleksimiz mi vardır?

* Neden insanlar birbirlerine sarılınca sağa sola sallanırlar?

*Neden öğrenciler ilköğretimin besinci sınıfına kadar öğretmene ‘öğretmenim’ diye seslenirken altıncı sınıfta bir anda ‘hocam’ diye seslenmeye baslarlar?

*Neden sınavlarda ‘4 yanlış bir doğruyu götürür’ seklinde bir uygulama ile öğrenciler cezalandırılırlarda ‘4 doğru bil, bir doğru da bizden’ seklinde bir kampanya başlatılıp zekaya ve riske girme cesaretine ödül verilmez?

* Neden insanlar kapalı bir alandan yağmur yağan alana çıkınca kafalarını eğerler? Yağmura duyulan saygıdan midir yoksa ondan tırstığımız içinidir?

*Neden dükkanını kapatıp giden esnaf, kapıya ’10 dakika sonra dönücem’ yazar, ne zaman gittiğini nasıl anlarız?

*Televizyona çıkan insanlar neden kendilerini Türkiye’deki bütün insanların izlediğini sanırlar ? Ör: Su anda 70 milyon kisi bizi izliyor…

*Neden gözlerinden öperim denir? İnsan vücudunda öpülecek daha uygunsuz bir yer var midir? Kimse kimseyi gözünden öpmüş müdür?

*Düğünlerde neden ‘Dom Dom Kursunu’ ile göbek atılmaktadır. ‘Bir avcı vurdu beni, bin avcı beni yedi’ gibi sözler eşliğinde kendinden geçen baksa milletler var midir?

*Neden bazı kızlarımız şirin bir hayvancağız gördüklerinde ‘inanmiyorum!’ derler, inanılmayacak olan nedir?

*Cumartesi ve Pazartesi’nin neden kendi isimleri yoktur?

*Dolmuşlardaki fiyat tarifesinde ‘en kısa mesafe’ neden ‘indi-bindi’ olarak tabir edilir? Önce inilip sonra mi binilir? Bir terslik yok mudur?

*Bulmacalarda boru sesinin karşılığı neden hep ‘ti’dir? Bulmacaları hazırlayan arkadaşlar hiç ‘ti’ diye ses çıkaran boru görmüşler midir?

*Ipana 7 reklamındaki kıza ‘Ne zamandan beri Ipana 7 kullanıyorsun?’ diye soran doktor, Ipana 7’nin yeni bir ürün olduğunu ve reklamdan sadece
bir kaç gün önce piyasaya çıktığını bilmemekte midir?

* Neden ilanlarda ‘doktordan temiz araba’ diye yazılır? Hipokrat yemininde ‘arabamı temiz kullanacağım’ seklinde bir madde mi vardır?

Kategoriler
Genel Geyik Muhabbetleri Yaşam

Sosyal Adalet

Tavuk, çayırda otlayan ineğe gitmiş:

“Merhaba inek hanım!” İnek, tavuğun kendisine, merhaba demesini yadırgamış:

“Hayrola?”

“Size, ortaklık teklif etsem, ne dersiniz?”

İnek, ne kadar inek olsa da, bir işi reddedecek kadar inek olmadığından, inekleşmemiş:

“Söyle bakalım, ne iş bu?”

“Sizinle sucuklu yumurta yapalım, insanlar sucuklu yumurtaya bayılır!”

İneğin aklı yatmış, tavuk ortaklık şartlarını sıralamış:

“Bana münasip bir yerde folluk gösterin, gidip yumurtalarımı folluğa doldurayım!”

Birkaç gün sonra, tavuk, bir küfe yumurtayla çıkagelmiş, inek memnun, yalnız tavuğun yanındaki eli bıçaklı adamı gözü tutmamış:

“Ortak, bu adam kim?

“Kasap, sucuklu yumurta için… Sizi kesecek, sucuk yapacak, benim de yumurtalarım var, ortaklık tamam!”

İnek ayılır gibi olmuş:

“Bu ortaklık benim canıma mal olacak galiba!”

“Maalesef inek hazretleri, amacımız, insanlara bol, lezzetli ve şişmanlatmayan sucuklu yumurta yedirmek, değim mi? Hadi, lütfen kendinizi sayın kasaba teslim ediniz!”
“Şimdi buna, kalkınmış ülkelerle, kalkınmamış ülkeler arasında, ekonomik işbirliği anlaşması diyebilir misiniz?

“Cambaz”ın değişik anlamı vardır, at üstünde, tel üstünde gösteri yapanlara da cambaz denir, özellikle hayvan pazarlarındaki pazarlıkçılara da cambaz, denir.

Cambazın biri, eşeği yularından çekip gelmiş, bir başka cambaz yanaşmış:

“Kaça bu eşek?”

“Bin lira!”

“Aldım gitti, ver elini helalleşelim!”

Birkaç kişi alıcının kulağına fısıldamış:

“Yahu görmüyor musun, bu eşek topal; onun için ucuza verdi!”

“O eşek topal değil, tırnağının arasına taş kaçmış, topal sanıp ucuza elden çıkarmaya bakıyor!”

Eşeği satana koşmuşlar:

“Yahu bu topal değilmiş, tırnağına taş kaçmış!”

Satıcı gülmüş:

“Eşek topal olmasına topal da, öyle sansınlar diye taşı tırnağına ben koydum!”

Alıcıya koşmuşlar:

“Yahu bu eşek gerçekten topalmış, taşı o koymuş. Seni de kandırdı, parayı aldı!”

Alıcı dövünmeye başlamış:

“Vay namussuz; eğer verdiğim para sahte olmasaydı, beni kazıklayacaktı!”
“Bunun adına serbest piyasa da “alışveriş” diyorlar mı?

Aslan, eşek ve tilki ava çıkmışlar; bir geyiği vurup gelmişler. Aslan emretmiş:

“Şunu pay edin!”

Eşek avı üç eşit parçaya bölmüş, herkesin payını vermiş; ama aslan beğenmemiş:

“Hani benim aslan payım!”

Eşek, eşekliğinden olacak anlamamış:

“Ne demek aslan payı!”

Aslan bir pençede eşeği parçalamış, sonra, tilkiye dönmüş:

“Hadi, sen pay et!”

“Efendim sizin olduğunuz yerde pay etmek ne demek? Hepsi sizin, buyurun afiyetle yiyin!”

Aslan hayretle sormuş:

“Sen bunu kimden öğrendin?”

Tilki cansız yatan eşeği göstermiş
İşte buda Sosyal Adelet

Kategoriler
Bilişim Geyik Muhabbetleri İnternet Teknoloji Yaşam

Zincir e-mail Gönderimi

Bu zamana kadar bana zincir e-posta gönderen tüm dost ve arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim;

Sayelerinde tuvalet temizlemekte kullanıldığı öğrendiğim kolayı içemez oldum.

Aids virüsü taşıyan iğneler kıçıma batar korkusuyla sinemaya gidemez oldum.

Deodorantlar kanser yapıyor diye sayelerinde artık bir domuz gibi kokmaya başladım.

Telefon hattımı kullanıp bana borç takarlar korkusuyla telefonlara da cevap vermiyorum.

İçinden fare ya da fare zehiri çıkar diye hiçbir kutu içeceği içmiyorum.

Çok sevdiğim içkime ilaç koyup beni uyuturlar,organlarımı çalarlar ve buz dolu bir küvetin içinde uyanırım diye bana yaklaşanları da tersliyorum.

Neyim var neyim yoksa satıp hastanede yatan ve büyük ihtimalle ölmek üzere olan çocuklara yatırmayı düşünüyorum.

Mail listesine katılırsam alacağım söylenen para, bilgisayar, cep telefonu ya da gezileri beklemekten de evden dışarı çıkamaz oldum.

Tuz Gölü’ne Konya’nın katkılarından dolayı yemeklerim tuzsuz tatsız.

Msn paralı olacak; Adam yeşerecek mi, sararacak mı beklemekten de gına geldi.

Excel hala ne zaman emekli olacağımızı da bildirmedi.

Bir maili forward etmedim, başıma ne belalar gelecek diye korkuyla beklemekten ruh sağlığımı da kaybettim.

Multipl skleroz olunuyormuş diye diyet ürünleri düşmanıma bile tavsiye etmiyorum.

Yerli malı kullanacağım derken marketlerde barkodu 869 ile başlayan ürünleri aramaktan da gözlerimin biraz daha bozulduğunu farkettim.

Sevgili dost ve arkadaşlarımdan gelen;
‘lütfen okuyunuz’, ‘çok önemli’, ‘aman virüse dikkat’, ‘bilmem kim para dağıtıyor’, ‘en az beş kişiye yolla’, ‘inanmadım ama doğruymuş’, ‘kişiliğini test et’, ‘tıkla para yolla, tıkla yardım et’, ‘bilmemkim seni gözetliyor’, ‘bilmem kime mail at, haddini bildir’, ‘onu yeme bunu ye’ şeklinde başlayan kerameti kendinden menkul, nev’i şahsına münhasır bu mailler sayesinde hep beraber ‘kafayı çizme’ye ne kadar yakın olduğumuzu da müşahade etmiş oldum.

ŞİMDİ: Eğer bu konuyu 60 saniye içinde 1200 kişiye göndermezsen; …..

Kategoriler
Genel Geyik Muhabbetleri Yaşam

Türk, Kürt ve Ermeni Bağa Girmiş

Üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar.
Biri Türk, biri Kürt, diğeri de Ermeni.
Ama Ermeni olan aynı zamanda papaz. Bir süre sonra susamışlar. Etrafta su yok. Bağların olgun zamanı.
“İki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın,” diye Bir bağa giriyorlar. Bağın sahibi bir Türk ama onu görememişler. “Kaç paraysa veririz,” diyerek yemeye başlamışlar.
Bu sırada bağın sahibi gelmiş. Bakmış üç kişi üzümünü yiyorlar. Fena bozulmuş ama üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünmüş.
Birine bakmış, kıyafetinden Ermeni ve papaz olduğu belli. Diğerine bakmış, konuşmasından Kürt olduğunu anlamış.

Dönmüş Ermeni’ye,
“Bak bu adam Türk, yesin malımı. Benim kanımdandır. Helali hoş olsun. Bu da Kürt’tür ama din kardeşimdir. Sen niye yiyorsun benim üzümü mü?” demiş.
Bu laf, üzerlerine sorumluluk yüklenmeyen Türk ve Kürt’ün hoşuna gitmiş. Adam, papazı bir güzel dövmüş. Kıpırdayacak hal bırakmamış, yere uzatmış.

Bağ sahibi biraz sonra Kürt’e dönmüş.
“Müslümansın da niye sahipsiz bağa giriyorsun. Bu adam benim kanımdan yediyse afiyet olsun, Çünkü o Türk’tür. Kardeşimdir,” diyerek bir güzel onu da dövmüş ve yere uzatmış. Bu durum Türk’ün hoşuna gitmiş.

Biraz sonra Türk’e dönmüş ve “Tamam anladık Türk’sün, Aynı kandanız, aynı dindeniz ama sahibi olmadan başkasının bağına girilir mi?” diyerek Türk’e de vurmaya başlamış.
Türk yumrukla yere yuvarlanınca Kürt’e dönmüş ve “Biz,” demiş…“papazı dövdürmeyecektik.”

Kategoriler
Bitkiler Eğlence Genel Gerekli Bilgiler Geyik Muhabbetleri Sağlık Teknoloji Yaşam

Bunları Biliyor Musunuz?

* Dünya Televizyonlarında prime time’da gösterilen ilk çizgi film Taş Devriydi.

* Coca Cola piyasaya ilk çıktığında yeşil renkteydi.

* Ünlü aile oyunu borsa için Amerikan Merkez Bankasından daha çok para basılıyor.

* Erkekler daha küçük yazılmış yazıları kadınlardan daha iyi okuyor.

* Kadınlar erkeklerden daha iyi duyuyor.

* Zeki insanın saçında daha fazla çinko ve bakır bulunuyor. Dolayısıyla daha parlak oluyor.

* Dünyanın en genç ailesi 1910’da Çin’de kuruldu Erkek 8 Kız 9 yasındaydı.

* Katoliklerin lideri Papa’nın en genci 11 yasındaydı.

* Daktiloyla yazılan ilk roman Tom Sawyer’dır.

* Aralıkta dişer aylardan daha fazla gebe kalınıyor.

* ABD’de bir yıl içinde sadece 2 gün profesyonel spor karşılaşması oynanmıyor.

* İskambil kartlarındaki her ‘Rua tarihteki bir kralı temsil ediyor.

Maca: David, Kupa: Sarlman, Sinek: İskender, Karo: Sezar

* Kurşun Geçirmez yeleği, yangın çıkışını, cam sileceğini, lazer yazıcıyı kadınlar icat etti. Yaaa, eminim bunu bilmiyordunuz…

* Bozulmayan tek gıda maddesi baldır.

* Amerika’nın %38’i Afrika’nın %28’i bakir.

* Kapadokya’nın Güzel Atlar Diyarı anlamına geldiğini.

* Kendi dirseğini yalamanın imkansız olduğunu?

* Ördeğin vakvaklamasının yankı yapmadığını ve unu kimsenin açıklayamadığını?

* İdrarın zifiri karanlıkta parladığını?

* Eğer çok şiddetli hapşırırsan, kaburgalarından birini kırabileceğini?

* Hapşırmayı engellemeye çalışırsan, başındaki veya boynundaki damarlardan birinin yırtılabileceğini ve ölebileceğini?

* Hapşırdığın sırada gözlerini açık tutmaya çalışırsan, yerlerinden fırlayabileceklerini?

* Domuzların vücut yapılarından dolayı hiçbir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını?

* Dünya nüfusunun %50 sinin hiç telefonla konuşmadığını?

* Farelerin ve atların kusamadıklarını?

* 1 saat sureyle kulaklıkla bir şey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını %700 arttırdığını?

* Çakmağın kibritten önce bulunduğunu?

* Parmak izleri gibi dil izlerinin de her insan için benzersiz olduğunu?

* Bu yazıyı okuyan insanların %75 inden fazlasının, dirseklerini yalamaya çalışacaklarını (gerçekten olmuyor değil mi? )

* Bir köpek balığı 100 milyon damla deniz suyu içindeki bir damla kanı hissedebilir.

* Zürafa kulağını 53 santim uzunluğundaki dili ile temizler.

* Einstein 9 yaşına kadar düzgün konuşamamıştır. Ailesi onun özürlü olduğunu düşünmüştür.

* Kağıt para sanıldığı gibi kağıttan değil pamuktan yapılır.

Kategoriler
Eğlence Fıkralar Geyik Muhabbetleri

Sobadaki hikmet

Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar.

Kimyacı, “adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış”

Fizikçi, “adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş”

jeolog, “burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangin olasılığını azaltmayı amaçlamış”

matematikçi, “sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış”

antropolog, “adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş”, derken ev sahibi içeri girmiş.
– “Boru yetmedi.”

Kategoriler
Eğlence Fıkralar Geyik Muhabbetleri

Vergi Dairesinde Başa Gelecekler

Adamı, vergi dairesine çağırmışlar.. yanında Bütün defterlerini ve hesaplarını da getirmesini İstemişler..
Adam korku içinde, mali danışmanına gitmiş..

Sormuş:
– vergi dairesine giderken nasıl giyineyim? Ne tür bir izlenim bırakırsam, bana daha az Vergi cezası keserler?

Mali danışman öğüt vermiş:
– en eski elbiselerini giy.. yoksul, muhtaç bir Görüntü ver ki,sana az ceza kessinler..

Adam güvenemeyip, bir de avukatına danışmış..

Avukat, mali müşavirin tam tersi bir öğüt vermiş:
– en yeni, en pahalı elbiseni giy.. güvenli, Kendinden emin bir görüntü ver ki, az ceza Kessinler vergiciler..

Adamı bu öğütler tatmin etmemiş.. aklına güvendiği,
Filozof bir arkadaşına aynı soruyu sormuş.. Bu akıllı arkadaş bir hikaye anlatmış.. şöyle demiş:

– bir gelin, zifaf gecesi ne giymesi gerektiğini bir Arkadaşına sorar.. o da, gırtlağa kadar kapalı, Koyu renk bir gecelik giymesini tavsiye eder..
Bir başka arkadaşı ise, dekolte, şeffaf bir Gecelik giymesini söyler..

Vergi dairesine giderken ne tür bir elbise giymesi için Arkadaşından öğüt bekleyen adam, bu hikayeyi Dinledikten sonra, sorar:

– zifaf gecesi ne giyeceğini bilemeyen gelinle, vergi Dairesine giderken ne giyileceğini soran benim aramda Ne gibi bir ortak yan var ki?

Adamın akıllı arkadaşı gülerek, izah eder:
– ne giyersen giy, başına gelecek şey aynıdır.

Kategoriler
Eğlence Fıkralar Geyik Muhabbetleri

Eşekle Patron Arasındaki Fark

Zengin olan görgüsüz birisi şöforune sorar: Eşekle şoför arasında ne fark vardır?
Şoförbir süre düşündükten sonra mahcup bir şekilde: bilemedim patron… deyince, patron cevap olarak : eşeğe çüş diyince, şoföre ise dur diyince durur demiş.
Bunun üzerine şoför çok sinirlenmiş, ama karşıdaki patron olduğu için bir şey söyleyememiş.
Belli bir süre sonra şoför patrona:
Bir soru da ben sorabilimiyim patron? demiş.
Patron da sor bakalım deyince şöfor sorar:
Peki patron, eşekle patron arasında ne fark vardır?
Patron bir süre sonra:
Bulamadım şoför, sen söyle bakalım deyince fırsatı yakalayan şoför cevabı yapıştırır:
Vallahi patron bende bulamadım…

Kategoriler
Eğlence Fıkralar Geyik Muhabbetleri

Sarışın Fıkraları

Bir gün bir sarışın beyaz eşya dükkanına gider ve:
-Şu küçük televizyonun fiyatını öğrenebilir miyim?
satıcı:
-Maalesef sarışınlara satış yapmıyoruz efendim.
Sarışın bu lafa çekip gider.Ancak yine de o televizyonu almakta kararlıdır. Kuaföre gidip saç diplerini boyatır.Böylece tam bir sahte sarışına benzemektedir.Yine aynı dükkana gider ve :
-Şu küçük, sevimli televizyonu almak istiyorum.der
Satıcı:
-Maalesef sarışınlara satış yapmıyoruz efendim.der
Sarışın yine bozulmuştur ve çekip gider.Bu sefer kuaförüne saçını dipten uca boyatır.Sarışın artık tam anlamıyla kumral bir güzeldir.Dükkana gider ve :
-Şu küçük televizyonu almak istiyorum.fiyatı nedir?
Satıcı:
-Sarışınlara satış yapmıyoruz.
Sarışın:
-Sarışın olduğumu nereden anladınız!?
Satıcı:
“Efendim üç gündür istediğiniz o televizyon aslında bir mikrodalga fırın”

 

Kaç attı lan?

CASINODA iki görevli sıkıntıdan patlamış bir şekilde barbut masasında
dikiliyorlarmış…
Derken içeri fıstık gibi bir sarışın girmiş, masaya 10 bin dolar koymuş
veee; ‘
Baylar, umarım sizin için sorun olmaz ama, ben çıplakken kendimi daha
şanslı hissediyorum” diyerek oracıkta çırılçıplak soyunmuş…
Sonra elindeki zara öpücük kondurmuş ve; ‘
‘Haydi tatlım, bana yeni kıyafetler lazım” diye, zarı fırlatmış…
Ve, ”Evet!.. Evet!.., Kazandım!..” diye, sevinç çığlıkları atarak iki
adama sarılıp öpmüş, kıyafetlerini toplamış, masadaki bütün paraları almış
ve koşa koşa gitmiş…
İki adam da bakakalmışlar… Biri ”vaovv” demiş, ”ne kadındı be… peki kaç atmıştı?”
Öteki cevap vermiş; ”Bilmeem…”

 

Üş sarışın dedektif

Üç sarışın detektif olmak üzere polis teşkilatına müracaat etmişler.
Yapılması icap eden bir sürü imtihandan birini idare etmek de Komiser Kâzım’a düsmüs. Komiser Kâzim birinci kiza beş saniye müddetle bir dosyadan çıkarttığı bir resmi göstermiş ve “Söyle kızım” demiş “Bu bir suçlunun resmi, bu adamın bariz ne özelliği var? Bunu ileride nasıl tanırsın?”
Kız şöyle bir durmuş ve “Çok kolay” demiş “Adam tek gözlü” Komiser Kâzım resime bakmış ve “Kızım bu resim profilden, yani yandan çekilmiş. Tabi tek göz göreceksin…” demiş ve aynı resimi ikinci kıza gösterip aynı suali sormuş ve “Bana bak” diye ilave etmis “Doğru dürüst
bir cevap ver”
Ikinci kız “Bu adamı tanımak çok kolay” demiş “Çünkü adamın tek kulağı var” Komiser Kâzım “Kızım” diye bağırmış “Bu resim profilden dedik yaa!…Adamın suratının öbür yanını göremiyoruz. Onun için kaç gözü, kaç kulağı olduğunu bilemeyiz…”
Kâzım üçüncü kıza “Kızım lütfen akıllı bir cevap vermeye çalis. Beni çildirtma. Bu adamin bariz özelliği nedir, bu adamı ileride nasıl tanırsın?” diye sormuş Kız “Bu adam lens takıyor” diye cevap vermiş.
Komiser Kâzım saskin, şaşkın resime bakmış ama adamın lens takıp takmadığıni bir türlü anlayamamış. Merak etmiş adamin dosyasını açıp okumuş, dosyadaki bilgiye göre hakikaten adam lens takıyormuş.
Komiser Kâzım üçüncü kıza hayranlık içinde “Aferin be kızım” demiş “Doğru bilmişsin. Şimdi söyle bakalım bu adamın lens taktığını resimden nasıl anlayabildin?” Kız “Çok kolay” diye cevap vermiş:
“Tek gözlü, tek kulaklı bir adamın gözlük takacak hali yok ya !!”

 

Burası Kütüphane

Sarışının biri kütüphaneye girmiş ve direk bankoya yönelerek görevliden bir hamburger, bir kola, birde patates kızartması istemiş. Görevlinin saf saf yüzüne baktığını gören sarışın bu sefer daha yüksek sesle;
– ”Anlatamadım galiba beyefendi, bana bir hamburger, bir kola, birde patates kızartması” demiş.
Artık iyice sinirlenen görevli;
– ”Hanfendi burası kütüphane!” demiş.
Sarışının yüzü kıpkırmızı olmuş, özür dileyip çok çok kısık bir sesle fısıldayarak;
– ”Pardon pardon, bana bir hamburger, bir kola, birde patates kızartması”

 

Durumu anladık da…

Bir profesör 3 kız öğrencisinin ” durum degerlendirmesi” yeteneklerini sınamak istemiş… Durumu anlatmış üçüne de ..

-“Denizde bir salın üzerinde yarı çıplak ve yapayanlızsınız. Birden içi erkek dolu bir teknenin size doğru geldiğini görüyorsunuz. Hallerinden belli, bu balıkçı teknesi aylardır denizde ve hiçbiri aylardır kadın yüzü görmemiş. Hepsi aç kurt gibi size bakıyor. Sorunu çözmek için ne yaparsınız. ?”

Kumral kız yanıt vermiş…

-” Salın yönünü akıntıya doğru çevirir, kaçmaya çalışırım…”

Esmer olan daha kabadayı çıkmış…

-” Yanımda bir rambo bıçağı var. Ona sıkı sıkı sarılır, bakalım sala atlayacak erkek kimmiş beklerim…”

Sarışın başını iki yana sallamış…

-” Durumu anladık Hocam da , sorun ne?”

 

bu benim!

İki sarışın yolda yürürken yerde bir makyaj aynası gözlerine ilişir.
ilk sarışın kapağını açar ve bakar :
– Resimdeki yüz bana çok tanıdık geldi şekerim… der.
Sıra ikinci sarışındadır, aynayı arkadaşının elinden çekistirir ve şöyle der:
– Tabii ki tanıdık gelecek aptal, bu benim…

 

Bi bakıyım

Sarışın bomba partinin en önemli kişisi oluverdi birden. Hemen tüm erkekler etrafına toplanıverdiler. Köşede bir kadın kocasının kulağına fısıldadı:
“Anlamıyorum, erkekler onda ne buluyorlar?”
“Ben de…” dedi adam ve ekledi.
“Gidip bir yakından bakayım.”

 

eller havaya

Bir sarışın, bir kızıl ve bir esmer kız yanmakta olan bir binanın çatısında mahsur kalmışlar. İtfaiye hemen olay mahalline gelmiş, gerekli cihazları çıkarmış. Çatıdan atlayanları tutmak için yanlarında getirdikleri çarşafı tuttuktan sonra, çatıya doğru seslenmişler;
– ”Atlayın bu tek şansımız”.
Esmer olan kız çatının kenarına kadar gelmiş ve kendisini aşağıya bırakmış. Tam çarşafa gelirken, itfaiyeciler birden çarşafı kenara çekmişler. Esmer kız domates salçası gibi yere yapışmış. İtfaiyeciler tekrar çatıya seslenmişler;
– ”Hadi atlayın yoksa kurtulamayacaksın”. Kızıl saçlı aşağıya bağırmış;;
– ”Atlamam biraz önce yaptığınız gibi çarşafı çekersiniz siz”. İtfaiyeciler;
– ”Hayır çekmeyiz biz sadece esmerler için bunu yaparız”.
Böyle söylenince, kızıl saçlı da kendisini çatıdan aşağıya bırakmış. İtfaiyeciler esmer kızda olduğu gibi yine aniden çarşafı kenara çekince, kızıl saçlı’da elmalı kek gibi yere serilmiş.
Çatıda sadece sarışın kalmış. İtfaiyeciler daha önce’de yaptıkları gibi;
– ”Atla atla yoksa yanarak öleceksin”.
Sarışın;
– ”Kesinlikle atlamam iki arkadaşım atladığında çarşafı çektiniz, ben atlarken’de çekersiniz”.
İtfaiyeciler;
– ”Kesinlikle çekmeyeceğiz söz veriyoruz”.
Sarışın kız;
– ”Bakın, sizin çarşafı çekmeyeceğinize güvenemiyorum. Şimdi çarşafı yere bırakın ve etrafından çekilin”…

Kategoriler
Eğlence Fıkralar Geyik Muhabbetleri

Buradan Duyulmuyor

Papaz ,iki metre ilerisinde duran zangoça sormuş .
– ”Gizli gizli sen mi içiyorsun kutsal şarabı?” Zangoçta derin bir sessizlik…İyice köpürmüş
– Papaz: ”Sana soruyorum be adam! Duymuyormusun beni?
-”Hayır burdan hiçbir şey duyulmuyor efendim”
– “Olacak şey mi! İki adım öteden beni duymuyorsun ..” Zangoç bıyık altından gülmüş,
– ” İsterseniz yer değiştirelim anlarsınız…” Yer değiştirmişler. Bu kez zangoç seslenmiş
-”Kilise için toplanan bağışları kim zimmetine geçiriyor?’ Papaz kendi kendine söylenmiş.
-”Hakikaten yahu! Buradan hiç bir şey duyulmuyor.”