Kategoriler
Gerekli Bilgiler Yaşam

Yeni Hırsızlık Yöntemleri (dikkat)

Yöntemler sıradışı ……

1- Karı-koca gece evlerine döndüklerinde koridorda hiç tanımadıkları bir adamla karşılaşırlar. Bir anlık şaşkınlıktan sonra yabancı adam bayana dönerek ‘Madem bu geceyi kocanla geçirecektin niye beni çağırdın?’ diye hışımla sorar ve kızgınlığını belirten bazı hareketlerle evden bir anda çıkar. Tabi karı-koca bu olaya bir anlam veremez başlangıçta. Erkek, karısına bu olaydan ötürü bir hayli kızar ve hatta onu boşayacağını bile söyler. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra Karakol’a çağırılan karı-koca, yakalanan zanlı, suçlu ile yüzleştirilir ve olayın aslında bir hırsızlık olduğu anlaşılır.

2- Yine karı-koca evlerine döndüklerinde evin içinde bir yabancı görürler, bu kişi gayet şık bir takım elbise giymiş ve elinde telsiz olan birisidir. Karşılaşma anında yabancı, ev sahiplerine “Evinize hırsız girdiği yolunda komşularınız tarafından ihbar aldık, ben sivil polisim, evi kontrol etmeye geldim” der ve devam eder, “Beyefendi aşağıda sokağın köşesinde ekip otomuz var, vakit kaybetmeden siz ekip otosuna gidip şikayet dilekçesi doldurun.’ der ve erkek hızla aşağıya iner. Yabancı adam, “Hanmefendi siz de zinet eşyası veya paranız varsa onları kontrol edin” der, bayan hemen altınlarının bulunduğu yere gider ve sevinçle “neyse hala yerinde duruyorlar” demesiyle; yabancı bayanın kafasına ağır bir şeyle vurur. Yabancı da bayanın çıkardığı yerden altın ve paraları alıp hemen kaçar. Koca ekip otosunu bulamayıp evine geldiğinde karısının baygın, altınların da çalınmış olduğunu görür.

3- Özellikle bayan arkadaşlar dikkat! İnsanlar taksiye bindiği zaman çantasını hemen yanına koyar. Bunu bilen uyanık taksiciler şöyle bir tertiple maksatlarına eriyorlar. Bahsettiğim bayan yorgun argın bir şekilde taksiye biniyor ve çantasını sağ yanına koyuyor. Bir nefesleneyim derken şoföre gidecekleri istikameti söylüyor ve çantasından selpak almak üzere sağ yanına dönüyor ki çanta yok! Önce bir aranıyor, sağa-sola bakıyor çanta yok! Taksiciye hitaben ‘çantam ile bindim fakat çantam şimdi yok çek kenara’ der. Taksici gayet pişkin ‘ne bilim teyze ben senin çantanı, unutmuşsundur bir yerde, inmek mi istiyorsun’ diyor. Ama teyzem uyanık. ‘Hayır’ diyor’ devam et’. ‘Herhalde unuttum biryerde. İneceğim zaman sana evden alır paranı öderim’. Yol üzerinde bir karakolun önünden geçerken, ışıklar da duruyorlar. (Teyzem o istikametten götürüyor çünkü taksiyi!) Teyze tam karakolun önünde kapıyı açıyor. Polis memurunu çağırıyor. Taksiyi kenara çektirip bir çırpıda anlatıyor olayı. Meğer polisler bu olayı bilirmiş. Polis memuru taksiciye hemen ‘bagaji aç’ diyor. Bagajı bir açıyorlar ki bagajda bir adam! Binen müşterinin sağ ve soltarafına bagajdan çok özenle yapılmış, fark edilmeyen delikler açıyorlar ve hooop çekiyorlar çantayı bagaja! Çanta çok büyükse çekemiyorsa içine dalıp cüzdanı, telefonu falan alıyorlar! TAKSİDE BAGAJLARA dikkat!

4- HIRSIZLARIN YENİ KAPI AÇTIRMA YOLU!!

DİKKAT KAPI ALTINDAN SU GELİNCE HEMEN KAPIYI AÇMAYIN !!!

Gelen soyguncular, size kapıyı açtırmanın gürültüsüz bir yolunu bulmuşlar. Bunun için kapı eşiğinden su döküyorlar. Siz bu suyu fark edip de nereden geldiğini anlamak için kapıyı açtığınız anda ağzınızı kapatarak sizi evin içine sokup etkisiz hale getiriyorlar.

Kategoriler
Genel Geyik Muhabbetleri Yaşam

Neden?

sorular sorular

*Neden bozulan otobüsün yolcuları bizim otobüsümüze aktarıldığında onlara mültecilermiş gibi bakarız?

* Neden her gördüğümüz haritada hemen Türkiye’yi bulmaya çalışırız? Millet olarak Dünya’da kaybolma kompleksimiz mi vardır?

* Neden insanlar birbirlerine sarılınca sağa sola sallanırlar?

*Neden öğrenciler ilköğretimin besinci sınıfına kadar öğretmene ‘öğretmenim’ diye seslenirken altıncı sınıfta bir anda ‘hocam’ diye seslenmeye baslarlar?

*Neden sınavlarda ‘4 yanlış bir doğruyu götürür’ seklinde bir uygulama ile öğrenciler cezalandırılırlarda ‘4 doğru bil, bir doğru da bizden’ seklinde bir kampanya başlatılıp zekaya ve riske girme cesaretine ödül verilmez?

* Neden insanlar kapalı bir alandan yağmur yağan alana çıkınca kafalarını eğerler? Yağmura duyulan saygıdan midir yoksa ondan tırstığımız içinidir?

*Neden dükkanını kapatıp giden esnaf, kapıya ’10 dakika sonra dönücem’ yazar, ne zaman gittiğini nasıl anlarız?

*Televizyona çıkan insanlar neden kendilerini Türkiye’deki bütün insanların izlediğini sanırlar ? Ör: Su anda 70 milyon kisi bizi izliyor…

*Neden gözlerinden öperim denir? İnsan vücudunda öpülecek daha uygunsuz bir yer var midir? Kimse kimseyi gözünden öpmüş müdür?

*Düğünlerde neden ‘Dom Dom Kursunu’ ile göbek atılmaktadır. ‘Bir avcı vurdu beni, bin avcı beni yedi’ gibi sözler eşliğinde kendinden geçen baksa milletler var midir?

*Neden bazı kızlarımız şirin bir hayvancağız gördüklerinde ‘inanmiyorum!’ derler, inanılmayacak olan nedir?

*Cumartesi ve Pazartesi’nin neden kendi isimleri yoktur?

*Dolmuşlardaki fiyat tarifesinde ‘en kısa mesafe’ neden ‘indi-bindi’ olarak tabir edilir? Önce inilip sonra mi binilir? Bir terslik yok mudur?

*Bulmacalarda boru sesinin karşılığı neden hep ‘ti’dir? Bulmacaları hazırlayan arkadaşlar hiç ‘ti’ diye ses çıkaran boru görmüşler midir?

*Ipana 7 reklamındaki kıza ‘Ne zamandan beri Ipana 7 kullanıyorsun?’ diye soran doktor, Ipana 7’nin yeni bir ürün olduğunu ve reklamdan sadece
bir kaç gün önce piyasaya çıktığını bilmemekte midir?

* Neden ilanlarda ‘doktordan temiz araba’ diye yazılır? Hipokrat yemininde ‘arabamı temiz kullanacağım’ seklinde bir madde mi vardır?

Kategoriler
Apple Bilişim İnternet Linux Programlar Teknoloji Windows Yaşam

Güncelleme (Update) Yapmaktan Usandım

Teknoloji her geçen gün daha da iyi oluyor değil mi? Elbette bu iyileşme kendiliğinden olmuyor. Birileri kod yazıyor birileri donanım üretiyor. Bunlar birleşiyor ve yenilikler ortaya çıkıyor. Teknoloji kullanıcıları olarak bize düşen de donanım ve yazılım kaynaklarımızı güncel tutmak.
Güncelleştirme işletim sistemleri güvenlik açıkları yüzünden çok meşhur oldu. En çok da microsoft tabiki. Bunun için özel sistemler geliştirmek zorunda bile kaldılar. Örneğin cloud computing anlayışı (mecburiyeti) buradan çıktı. Klasik data center yaklaşımında 1 IP 1 sunucu vardı ve siz bu IP ile sunucuya bağlanır ve gerekliliklerinizi yapardınız. Cloud computing de ise birden fazla sunucu var tabi ki de birden fazla IP. Bir sunucu cevap vermediğinde veya yetersiz kaldığında sizi diğerine yönlendiriyor ve işin hızla ilerlemesini hatta sistemin cevap vermez duruma düşmesini engelliyor. Teknoloji ne kadar güzel değil mi?
Durum böyle iyi ama işiniz birden fazla bilgisayarla ilgilenmekse güncelleştirme bazen çok sıkıcı olabiliyor. Örneğin şuan windows xp kurulumu yapsam 1 GB gibi bir güncelleme yapmak zorundayım. Vista ve windows 7 de de  durum çok farklı değil. Hadi bu Microsoft klasiği diyelim. Diyelim de, linux tarafında da işler aynı. Ubuntu kurulumu yapsanız bile ki çıkalı 10-15 gün bile olmamışken 200-400 mb arasında bir güncelleştirme yapmanız gerekiyor. Apple’da da durum çok farklı değil.
Güncelleştirme sadece işletim sistemleri için olsa gene güzel. Diğer programlar ne olacak? Ofis yazılımları, oyunlar, araçlar, microsoft kullanıyorsanız anti-virüsler, saymakla bitmez güncelleştirme.
Güncelleştirme işinin bir de web tarafı var. Yok wordpress update yayınlamış, yok drupal. Sadece çekirdek güncellemesi ile bitmez bir de ilave yazılımları var ki, temalar, editörler, resimler vs.
Sonuç olarak güncelleme yapmaktan usandım. Bütün güncelleştirmeler wordpress güncellemesi gibi olsa ne güzel olurdu. Bir dakikada hayatı günceller keyfimize bakardık.
Herkese mutlu güncelleştirmeler.

Kategoriler
Bilişim Linux Programlar Teknoloji Yaşam

Linux İçin Güvenlik Yazılımları

Kullandığımız işletim sistemleri farklı farklı. En çok kullanılan Microsoft sonra Apple ve nihayet Linux. Bir program üreticisi (örneğin adobe, akınsoft, sun) program üretmeden önce o programı satabilirmiyim diye düşünür. Satış için ise piyasa lazım ve bu piyasayı oluşturan kullanıcıların çoğu da işletim sistemi olarak Microsoft yazılımlarını tercih ediyor. Durum böyle olunca en çok program üretilen işletim sistemi de Microsoft oluyor. Durum güvenlik tarafında da farklı değil. Virüs, trojen gibi programlarda ticari kaygı taşır. Daha fazla yayılabilmek için daha fazla kullanıcı gerekir ve burada hedef aşikar bir şekilde Microsoft ürünleri olur. Zararlı yazılımların temizleyicileride doğal olarak microsoft ortamı için üretilir. Peki diğer sistemler için güvenlik gerekmez mi? Gerekirse neler yapılabilir?

Apple ve linux sistemleri için üretilmiş az miktarda zararlı yazılım vardır. Bu yazılımların güvenlik önlemleri de alınmıştır. Fakat gelişim devam ettiğinden yazılım üretimi de devam etmektedir. Örneğin mobil bir işletim sistemi olan Android linux çekirdeğini kullanmaktadır. Linux için üretilmiş zararlı yazılım çok az fakat Android kullanımı o kadar arttı ki şuan dünya piyasasında kullanılan mobil cihazların %60 ından fazlası Andrid sistemli. Durumun bu şekilde olması zararlı yazılım üreticileri için Androidi bir hedef haline getirdi. Değişik reklam yazılımları, trojenler ve solucanlar şuan da Android sistemler için yazılıyor.

Güvenlik çözümleri kullanılan sisteme göre değişiyor elbette bu yüzden Linux kullanıcıları için güvenlik hizmeti yok diyemeyiz. Kasperskyi avg, avast gibi pek çok güvenlik yazılımı şirketleri Android sistemler için yazılım geliştirdi ve piyasaya sundu. İlerleyen zamanlarda yaygınlaşan sistemler için zaruri olan bu güvenlik yazılımlarını kullanmak ve geliştirmek zorundayız.

Linux çekirdeğini kullanan diğer sistemler için ise zararlı yazılım programı üreticisi neredeyse kalmadı. Çünkü zararlı yazılım miktarı çok çok az olduğundan bunlar için bir program üretmek çok gerekli görülmüyor. Yakın zaman kadar avir, avast, F-prot gibi bazı üreticiler linux sürümleri çıkarıyorlardı fakat artık üretimleri bulunmamakta. Bu durum kullanıcılara

 clamav den başka çözüm bırakmıyor. Bu kadar düşük bir ihtimal için program kurmakla uğraşmam diyenler olacaktır elbette. Biz programı verelim kullanmayı düşünmek size kalsın.
Kategoriler
Genel Geyik Muhabbetleri Yaşam

Sosyal Adalet

Tavuk, çayırda otlayan ineğe gitmiş:

“Merhaba inek hanım!” İnek, tavuğun kendisine, merhaba demesini yadırgamış:

“Hayrola?”

“Size, ortaklık teklif etsem, ne dersiniz?”

İnek, ne kadar inek olsa da, bir işi reddedecek kadar inek olmadığından, inekleşmemiş:

“Söyle bakalım, ne iş bu?”

“Sizinle sucuklu yumurta yapalım, insanlar sucuklu yumurtaya bayılır!”

İneğin aklı yatmış, tavuk ortaklık şartlarını sıralamış:

“Bana münasip bir yerde folluk gösterin, gidip yumurtalarımı folluğa doldurayım!”

Birkaç gün sonra, tavuk, bir küfe yumurtayla çıkagelmiş, inek memnun, yalnız tavuğun yanındaki eli bıçaklı adamı gözü tutmamış:

“Ortak, bu adam kim?

“Kasap, sucuklu yumurta için… Sizi kesecek, sucuk yapacak, benim de yumurtalarım var, ortaklık tamam!”

İnek ayılır gibi olmuş:

“Bu ortaklık benim canıma mal olacak galiba!”

“Maalesef inek hazretleri, amacımız, insanlara bol, lezzetli ve şişmanlatmayan sucuklu yumurta yedirmek, değim mi? Hadi, lütfen kendinizi sayın kasaba teslim ediniz!”
“Şimdi buna, kalkınmış ülkelerle, kalkınmamış ülkeler arasında, ekonomik işbirliği anlaşması diyebilir misiniz?

“Cambaz”ın değişik anlamı vardır, at üstünde, tel üstünde gösteri yapanlara da cambaz denir, özellikle hayvan pazarlarındaki pazarlıkçılara da cambaz, denir.

Cambazın biri, eşeği yularından çekip gelmiş, bir başka cambaz yanaşmış:

“Kaça bu eşek?”

“Bin lira!”

“Aldım gitti, ver elini helalleşelim!”

Birkaç kişi alıcının kulağına fısıldamış:

“Yahu görmüyor musun, bu eşek topal; onun için ucuza verdi!”

“O eşek topal değil, tırnağının arasına taş kaçmış, topal sanıp ucuza elden çıkarmaya bakıyor!”

Eşeği satana koşmuşlar:

“Yahu bu topal değilmiş, tırnağına taş kaçmış!”

Satıcı gülmüş:

“Eşek topal olmasına topal da, öyle sansınlar diye taşı tırnağına ben koydum!”

Alıcıya koşmuşlar:

“Yahu bu eşek gerçekten topalmış, taşı o koymuş. Seni de kandırdı, parayı aldı!”

Alıcı dövünmeye başlamış:

“Vay namussuz; eğer verdiğim para sahte olmasaydı, beni kazıklayacaktı!”
“Bunun adına serbest piyasa da “alışveriş” diyorlar mı?

Aslan, eşek ve tilki ava çıkmışlar; bir geyiği vurup gelmişler. Aslan emretmiş:

“Şunu pay edin!”

Eşek avı üç eşit parçaya bölmüş, herkesin payını vermiş; ama aslan beğenmemiş:

“Hani benim aslan payım!”

Eşek, eşekliğinden olacak anlamamış:

“Ne demek aslan payı!”

Aslan bir pençede eşeği parçalamış, sonra, tilkiye dönmüş:

“Hadi, sen pay et!”

“Efendim sizin olduğunuz yerde pay etmek ne demek? Hepsi sizin, buyurun afiyetle yiyin!”

Aslan hayretle sormuş:

“Sen bunu kimden öğrendin?”

Tilki cansız yatan eşeği göstermiş
İşte buda Sosyal Adelet

Kategoriler
Bilişim Geyik Muhabbetleri İnternet Teknoloji Yaşam

Zincir e-mail Gönderimi

Bu zamana kadar bana zincir e-posta gönderen tüm dost ve arkadaşlarıma teşekkürü bir borç bilirim;

Sayelerinde tuvalet temizlemekte kullanıldığı öğrendiğim kolayı içemez oldum.

Aids virüsü taşıyan iğneler kıçıma batar korkusuyla sinemaya gidemez oldum.

Deodorantlar kanser yapıyor diye sayelerinde artık bir domuz gibi kokmaya başladım.

Telefon hattımı kullanıp bana borç takarlar korkusuyla telefonlara da cevap vermiyorum.

İçinden fare ya da fare zehiri çıkar diye hiçbir kutu içeceği içmiyorum.

Çok sevdiğim içkime ilaç koyup beni uyuturlar,organlarımı çalarlar ve buz dolu bir küvetin içinde uyanırım diye bana yaklaşanları da tersliyorum.

Neyim var neyim yoksa satıp hastanede yatan ve büyük ihtimalle ölmek üzere olan çocuklara yatırmayı düşünüyorum.

Mail listesine katılırsam alacağım söylenen para, bilgisayar, cep telefonu ya da gezileri beklemekten de evden dışarı çıkamaz oldum.

Tuz Gölü’ne Konya’nın katkılarından dolayı yemeklerim tuzsuz tatsız.

Msn paralı olacak; Adam yeşerecek mi, sararacak mı beklemekten de gına geldi.

Excel hala ne zaman emekli olacağımızı da bildirmedi.

Bir maili forward etmedim, başıma ne belalar gelecek diye korkuyla beklemekten ruh sağlığımı da kaybettim.

Multipl skleroz olunuyormuş diye diyet ürünleri düşmanıma bile tavsiye etmiyorum.

Yerli malı kullanacağım derken marketlerde barkodu 869 ile başlayan ürünleri aramaktan da gözlerimin biraz daha bozulduğunu farkettim.

Sevgili dost ve arkadaşlarımdan gelen;
‘lütfen okuyunuz’, ‘çok önemli’, ‘aman virüse dikkat’, ‘bilmem kim para dağıtıyor’, ‘en az beş kişiye yolla’, ‘inanmadım ama doğruymuş’, ‘kişiliğini test et’, ‘tıkla para yolla, tıkla yardım et’, ‘bilmemkim seni gözetliyor’, ‘bilmem kime mail at, haddini bildir’, ‘onu yeme bunu ye’ şeklinde başlayan kerameti kendinden menkul, nev’i şahsına münhasır bu mailler sayesinde hep beraber ‘kafayı çizme’ye ne kadar yakın olduğumuzu da müşahade etmiş oldum.

ŞİMDİ: Eğer bu konuyu 60 saniye içinde 1200 kişiye göndermezsen; …..

Kategoriler
Genel Gerekli Bilgiler Yaşam

Hayatınızı güzelleştirecek üç şey

İNANÇ

Köy sakinleri yağmur duasına çıkmışlardı. Bütün köy ahalisi toplandı.
İçlerinden birinde şemsiye vardı.

GÜVEN
Babalar bebeklerini havaya hoplatır, çocuklar gülmekten bayılır. Yere düşeceklerini akıl larına bile getirmezler.
Çünkü babaları onu tutacaktır.

ÜMİT
Yatağımıza girerken, yarın uyanıp yaşamaya devam edeceğimize dair garantimiz yoktur.
Ama yine de ertesi güne dair planlar yaparız.

Kategoriler
Genel Gerekli Bilgiler Yaşam

Bakış Açısı (zenginlik & Yoksulluk)

Düşünmek ve Harekete Geçmek İçin:

Fakir ve zengin ülkeler arasındaki fark ülkelerin yaşı değildir.

Buna örnek Hindistan ve Mısır’ın yaşı 2000 den fazladır ve fakirdirler.

Öte yandan, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda daha 150 yıl önce önemsiz yerler iken bugün gelişmiş
ülkelerdir ve zengindirler..

Zengin ve fakir ülkeler arasındaki farkın sebebi doğal kaynaklarının zenginliği de değildir.

Japonyanın toprakları sınırlıdır. % 80 i dağlıktır. Tarım ve hayvancılık için yetersizdir, fakat dünyanın en büyük ikinci ekonomisine sahiptir. Ülke çok büyük bir yüzer fabrika gibidir. Bütün dünyadan ham maddeler alır ve yapılmış ürünler ihraç eder.

Bir diğer örnek İsviçre’dir. Kakao yetiştirmez, fakat dünyanın en iyi çikolatasına sahiptir. Küçük toprağında hayvancılık ve tarım yılın ancak 4 ayında yapılabilir. Yine de en kaliteli süt ürünlerini üretirler. Güvenilirlik, düzenlilik ve çalışkanlık imajı veren bu küçük ülke tüm dünyanın kasası olmuştur.

Zengin ülkelerin yöneticilerinin fakir ülkelerdeki meslektaşları ile yaptıkları iletişimler aralarında zeka
bakımından bir farklılık bulunmadığını göstermiştir.

ya da deri rengi de önemli değildir: Kendi ülkelerinde tembel diye damgalanan göçmenler
zengin Avrupa ülkelerinin üretici gücüdürler.

O zaman Fark NEREDİR?

Fark halkın tutumundadır. Bu tutum yıllarca eğitim ve kültürle çerçevelenmiştir.

Zengin ve gelişmiş ülkelerdeki halkın davranışını incelediğimizde, büyük çoğunluğunun yaşamlarında şu
prensipleri izlediğini görürüz:

Ahlak, temel ilkeleridir.
Dürüstlük.
Sorumluluk.
Yasa ve kurallara saygı.
Diğer yurttaşların haklarına
saygı.
Çalışmayı sevme.
Tasarruf ve yatırım yapmak
için çırpınmak.
Fazladan çalışmaya istek.
Dakiklik.

Fakir ülkelerde bu temel ilkeleri günlük yaşamlarında izleyenler ancak bir azınlıktır.

Doğal kaynaklarımızın bulunmadığından ya da tabiatın bize zalim davranmasından dolayı fakir olmayız.

Tutum ve davranış eksikliğinden dolayı fakir oluruz.
Zengin ve gelişmiş toplumların bu işlevsel ilkelerini öğretmeme ve bu ilkelere uymaya niyet etmemedir eksikliğimiz.

Kategoriler
Genel Geyik Muhabbetleri Yaşam

Türk, Kürt ve Ermeni Bağa Girmiş

Üç arkadaş bir yaz günü yaya olarak yolculuk yapmak zorunda kalıyorlar.
Biri Türk, biri Kürt, diğeri de Ermeni.
Ama Ermeni olan aynı zamanda papaz. Bir süre sonra susamışlar. Etrafta su yok. Bağların olgun zamanı.
“İki salkım üzüm yiyelim de ağzımız ıslansın,” diye Bir bağa giriyorlar. Bağın sahibi bir Türk ama onu görememişler. “Kaç paraysa veririz,” diyerek yemeye başlamışlar.
Bu sırada bağın sahibi gelmiş. Bakmış üç kişi üzümünü yiyorlar. Fena bozulmuş ama üç kişiyle de başa çıkamayacağını düşünmüş.
Birine bakmış, kıyafetinden Ermeni ve papaz olduğu belli. Diğerine bakmış, konuşmasından Kürt olduğunu anlamış.

Dönmüş Ermeni’ye,
“Bak bu adam Türk, yesin malımı. Benim kanımdandır. Helali hoş olsun. Bu da Kürt’tür ama din kardeşimdir. Sen niye yiyorsun benim üzümü mü?” demiş.
Bu laf, üzerlerine sorumluluk yüklenmeyen Türk ve Kürt’ün hoşuna gitmiş. Adam, papazı bir güzel dövmüş. Kıpırdayacak hal bırakmamış, yere uzatmış.

Bağ sahibi biraz sonra Kürt’e dönmüş.
“Müslümansın da niye sahipsiz bağa giriyorsun. Bu adam benim kanımdan yediyse afiyet olsun, Çünkü o Türk’tür. Kardeşimdir,” diyerek bir güzel onu da dövmüş ve yere uzatmış. Bu durum Türk’ün hoşuna gitmiş.

Biraz sonra Türk’e dönmüş ve “Tamam anladık Türk’sün, Aynı kandanız, aynı dindeniz ama sahibi olmadan başkasının bağına girilir mi?” diyerek Türk’e de vurmaya başlamış.
Türk yumrukla yere yuvarlanınca Kürt’e dönmüş ve “Biz,” demiş…“papazı dövdürmeyecektik.”

Kategoriler
Bitkiler Eğlence Genel Gerekli Bilgiler Geyik Muhabbetleri Sağlık Teknoloji Yaşam

Bunları Biliyor Musunuz?

* Dünya Televizyonlarında prime time’da gösterilen ilk çizgi film Taş Devriydi.

* Coca Cola piyasaya ilk çıktığında yeşil renkteydi.

* Ünlü aile oyunu borsa için Amerikan Merkez Bankasından daha çok para basılıyor.

* Erkekler daha küçük yazılmış yazıları kadınlardan daha iyi okuyor.

* Kadınlar erkeklerden daha iyi duyuyor.

* Zeki insanın saçında daha fazla çinko ve bakır bulunuyor. Dolayısıyla daha parlak oluyor.

* Dünyanın en genç ailesi 1910’da Çin’de kuruldu Erkek 8 Kız 9 yasındaydı.

* Katoliklerin lideri Papa’nın en genci 11 yasındaydı.

* Daktiloyla yazılan ilk roman Tom Sawyer’dır.

* Aralıkta dişer aylardan daha fazla gebe kalınıyor.

* ABD’de bir yıl içinde sadece 2 gün profesyonel spor karşılaşması oynanmıyor.

* İskambil kartlarındaki her ‘Rua tarihteki bir kralı temsil ediyor.

Maca: David, Kupa: Sarlman, Sinek: İskender, Karo: Sezar

* Kurşun Geçirmez yeleği, yangın çıkışını, cam sileceğini, lazer yazıcıyı kadınlar icat etti. Yaaa, eminim bunu bilmiyordunuz…

* Bozulmayan tek gıda maddesi baldır.

* Amerika’nın %38’i Afrika’nın %28’i bakir.

* Kapadokya’nın Güzel Atlar Diyarı anlamına geldiğini.

* Kendi dirseğini yalamanın imkansız olduğunu?

* Ördeğin vakvaklamasının yankı yapmadığını ve unu kimsenin açıklayamadığını?

* İdrarın zifiri karanlıkta parladığını?

* Eğer çok şiddetli hapşırırsan, kaburgalarından birini kırabileceğini?

* Hapşırmayı engellemeye çalışırsan, başındaki veya boynundaki damarlardan birinin yırtılabileceğini ve ölebileceğini?

* Hapşırdığın sırada gözlerini açık tutmaya çalışırsan, yerlerinden fırlayabileceklerini?

* Domuzların vücut yapılarından dolayı hiçbir zaman başlarını yukarı kaldırıp gökyüzüne bakamadıklarını?

* Dünya nüfusunun %50 sinin hiç telefonla konuşmadığını?

* Farelerin ve atların kusamadıklarını?

* 1 saat sureyle kulaklıkla bir şey dinlemenin kulaktaki bakteri sayısını %700 arttırdığını?

* Çakmağın kibritten önce bulunduğunu?

* Parmak izleri gibi dil izlerinin de her insan için benzersiz olduğunu?

* Bu yazıyı okuyan insanların %75 inden fazlasının, dirseklerini yalamaya çalışacaklarını (gerçekten olmuyor değil mi? )

* Bir köpek balığı 100 milyon damla deniz suyu içindeki bir damla kanı hissedebilir.

* Zürafa kulağını 53 santim uzunluğundaki dili ile temizler.

* Einstein 9 yaşına kadar düzgün konuşamamıştır. Ailesi onun özürlü olduğunu düşünmüştür.

* Kağıt para sanıldığı gibi kağıttan değil pamuktan yapılır.