Tarihin Bilinmeyenleri

Arşiv olarak saklanabilecek büyük emeklerle hazırlanmış bir çalışma. Çocuklarınıza, torunlarınıza aktarınız. Yapanların ellerine sağlık. 1919-75 ARASI TAM BİR TARİH 1919-1919 (1) http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1919-1919-... 1919-1919 (2) http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1919-1919-... 1919-1937 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1919-1937.pdf 1937-1942 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1937-1942.pdf 1943-1945 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1943-1945.pdf 1946-1950 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1946-1950.pdf 1950-1955 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1950-1955.pdf 1955-1960 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1955-1960.pdf 1960-1961 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1960-1961.pdf 1961-1964 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1961-1964.pdf 1964-1966 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1964-1966.pdf 1966-1971 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1966-1971.pdf 1971-1973 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1971-1973.pdf 1973-1975 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1973-1975.pdf 1975-1978 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1975-1978.pdf 1978-1980 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1978-1980.pdf 1980-1982 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1980-1982.pdf 1982-1984 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1982-1984.pdf 1984-1988 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1984-1988.pdf 1989-1993 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1989-1993.pdf 1993-1997 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1993-1997.pdf 1997-1999 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1997-1999.pdf 1999-2002 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/1999-2002.pdf 2003-2006 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/2003-2006.pdf 2006-2007 http://www.atonet.org.tr/yeni/files/_files/UNUTULAN_MANSETLER/2006-2007.pdf

Devamı

Bu ülke neresi?

* Bu ülkede ezan okunurken mutlaka durup dinlersiniz. Zira hiçbir minarede sonuna kadar açılmış, yarısı da patlak hoparlörler yoktur. Müezzin şerefeye kadar zahmet edip çıkar ve oradan okur. Ve gerçekten çok güzel okur, herkeste dinler. * Caminin 5-10 metre ilerisinde ki bir kefede ya da barda istediğiniz alkollü içkiyi içebilirsiniz. Kimse, olmaz! Burası camiye 100 metreden yakın, ruhsat verilmez falan demez. * Kadınlar yasalar önünde gerçekten birinci sınıf vatandaştır. Mirasta kız çocukları daha önde tutulur. Kadın istemediği sürece boşanmak çok zordur. Ve en çarpıcı fark ta şudur; Bir kadına arabanızla çarpıp yaralarsanız alacağınız ceza, erkeği yaraladığınız zaman alacağınız cezadan yaklaşık %50 daha fazladır. * Çöldeki bedevi bile ana dili gibi Fransızca konuşur. * Evet, dediğiniz gibi, çölde LandRover la bizi...

Devamı

Atatürk sanat ve müzik

Modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın eşsiz lideri, mazlum milletlerin umut ışığı, öldükten sonra da ilkeleri canlı kalabilen Mustafa Kemal Atatürk , kuşkusuz asrın lideri olabilme başarısını gösteren tek devlet adamıdır.Bugün, yaşadığımız gerçekler karşısında, onun ateşlediği devrimci hareketin ne kadar büyük, ne kadar saygın ve ne kadar onurlu olduğunu daha iyi anlıyor ve onu büyük bir özlemle arıyoruz. Atatürk'ün genel anlamda müziğe bakışını şekillendiren üç özellik; insan sevgisi, ulus sevgisi ve çağdaşlıktır. Cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleştirilen Türk müzik devriminin ancak ulusal değerler korunarak evrensel normlar ile çağdaşlaşabileceği görüşü benimsenmiş ve bu yönde çalışılmıştır. Bugün bu alanda kazandığımız değerler, Cumhuriyetin, ilk yıllarındaki Türk müzik devriminin olumlu sonuçlarıdır. Atatürk'ün Batılılaşma felsefesi ile sosyologların kültür teorileri arasındaki ayrılık bugün bile tartışılmaktadır. Atatürk'ün...

Devamı

Atatürk Hakkında Bilmedikleriniz

*Atatürk`ün dünyada `başöğretmen' sıfatlı tek lider olduğunu... * Bir geometri kitabı yazdığını... * Üçgen, açı, dikdörtgen gibi ve 48 tane geometri teriminin (Türkçe) isim babasının bizzat Mustafa Kemal olduğunu... * Norveç`de `Atatürk gibi olmak` diye bir deyim olduğunu. ''Atatürk'' çiçeği'nin adını, çiçeği bulan Wanderbit Üniversitesi profesörlerinden doktor Kirk Landın`in koyduğunu ve bu çiçeğin tüm dünyada bu isimle üretilip satıldığını... * Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki; Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu... *''Mimber'' adında bir gazete çıkarttığını ve 52 sayı yayımlanan gazetede ilk defa sansür kelimesi geçtiğini... * Kurtuluş Savaşı'nda rütbe alan bir çok kadın askerlerimizin olduğu, dünya tarihine geçen tek bir üsteğmenimizin olduğunu, Üst teğmen Kara Fatma'nın 700...

Devamı

10 kasım türküsü

10 kasım türküsü Atatürk! Anıtkabir devrimlerini söyler, Bozkır ovalarına, Erciyes'e Ağrı'ya, Ulusun egemen olduğunu Özgür olduğunu Haykıracağım haykıracağım işte, Senin sustuğunca! Yolunda yürüyeceğim Atatürk; Ana baba oğul kız, Dere tepe bucak köy, Yeryüzü yaşamalarımla değil Oralarda, Senin gittigince! Atatürk, taşıyacağım Çanakkale'de, Sakarya'da, Çankaya'da, al al, Senin taşıdığını; Yurdun gök ülküsü Dalgalanırken, Senin bayrağını yücelteceğim. Senin çıktığınca. F. Hüsnü DAĞLARCA sen hiç ölmedin her zaman kalbimizdesin ATAM..

Devamı

Savaş Hattında Bir Mareşal

Afyonkarahisar'ın hatlarının çözülmesi sonunda birkaç Yunanlı tutsak, geceleyin Mustafa Kemal'in çadırına getirilmişti. Bunlardan birisi, Muzaffer Generalin doğup büyümüş olduğu Selanik'ten gelmişti. Yüz, kendisine yabancı gelmediğinden ve üniformasında da hiçbir bellilik görmediğinden kim olduklarını ve rütbelerini sormaya başlamıştı. - Binbaşı mısınız? - Hayır. - Albay mı? - Hayır. - Korgeneral mi? - Hayır. - Peki nesiniz? - Ben Mareşal ve Türk Orduları Başkomutanıyım! Şaşkınlıktan ağzı açık kalan Yunanlı kekeledi: - Bir başkomutanın savaş hattına bu kadar yakın yerlerde dolaşması işitilmiş değil de!.. General SHERRIL Kaynak: General Sherril - Atatürk Nezdinde Bir Yıl Elçilik, 1935

Devamı

Atatürk’ün İlk Er’i

O, Samsun'a çıktığı zaman, üstü başı yırtık, postalları patlamış, silahsız bir er gördü. Yüzünün rengi bakıra dönmüş, yağlan eriyip kemik ve sinir kalmış bu Türk askeri ağlıyordu. O'na sordu: - Asker ağlamaz arkadaş, sen ne ağlıyorsun? Er irkildi, başını kaldırdı. Bu sesi tanıyordu ve bu yüz ona yabancı değildi. Hemen doğruldu ve Anafartalar'daki Komutanını çelik yay gibi selamladı. - Söyle niçin ağlıyorsun? İç Anadolu'nun yanık yürekli çocuğu içini çekti: - Düşman memleketi bastı, hükümet beni terhis etti. Silahımızı elimizden aldı. Toprağıma giren düşmanı ne ile öldüreceğim? Kemal Atatürk, er'in omzuna elini koydu: - Üzülme çocuğum, dedi. Gel benimle! Ve Samsun deposunda giydirilip silahlandırarak yanına aldığı ilk er bu Mehmetçik oldu. Burhan Cahit MORKAYA

Devamı

Yenilseydik Sorumlu Ben Olacaktım

Bir aralık konu İstiklâl Savaşı'na geldi. Dikkat ettim, Binbaşılar dahil her komutanın hangi birliğe komuta ettiğini, nerede bulunduğunu, -bir gün önce olmuş gibi- hatırlıyordu. O savaş ki araç, gereç, personel kıtlığı bugün güç tasavvur edilirdi. Tümenlere binbaşılar, Kolordulara yarbaylar komuta ediyordu! Fakat, bu kadro canını dişine takmış bir ekipti. Var olmak ya da olmamak bu savaşın sonucuna bağlıydı. 30 Ağustos bu ruh haletinin eseriydi. Böyle bir dramı, hem yazarı, hem baş aktörünün ağzından dinlemek müstesna bir mutluluktu. O anılar Ata'yı coşturdukça coşturuyordu. Anlatmalarında abartma yoktu. Ama bu anlatış öylesine canlı, öylesine plastikti ki, hepimiz heyecandan heyecana sürükleniyorduk. Anlatışlarını şöyle bağladı: - İşte büyük zafer böyle ortak bir eserdir. Şerefler de ortaktır. Bu alçakgönüllülük şaheseriyle konunun kapanacağını tahmin ediyorduk. Bu arada...

Devamı

1924 Depremi ve Atatürk

1924 yılının ilkbaharıydı. Erzurum ve Pasinler'de depremde birçok köyün evleri yıkılmıştı. Zarar gören halkla görüşmek için Pasinler'e gelen Atatürk, halkın içinden ihtiyar bir köylüyü çağırdı: - Depremden çok zarar gördün mü, baba? diye sordu. Atatürk ihtiyarın şüphesini görünce, tekrar sordu: - Hükümet sana kaç lira verse, zararını karşılayabilirsin? İhtiyar, Kürt şivesiyle: - Valle Padişah bilir! dedi Atatürk gülümsedi. Yumuşak bir sesle: - Baba, Padişah yok; onları siz kaldırmadınız mı? Söyle bakalım zararın ne? İhtiyar tekrar etti: - Padişah bilir!... Bu cevap karşısında kaşları çatılan Atatürk, Kaymakam'a döndü: - Siz daha devrimi yaymamışsınız! dedi Bu sırada görevini başarmış insanlara özgü bir ağırbaşlılıkla ortaya atılan tahrirat katibi: - Köylere genelge yolladık Paşam, dedi. Atatürk'ün fırtınalı yüzü, daha çok karıştı: - Oğlum, dedi,...

Devamı

Atatürk’ün Asker ile Güreşi

Bir gezisinde, Kolordu binasının kapısında aslan yapılı bir Mehmetçik gördü. Çağırdı ve güler yüzle sordu: - Sen güreş bilir misin? Yanındakilerden en kuvvetli görünenlerle Mehmetçiği güreştirdi. Genç asker her zaman üstün geliyordu. Çok neşelendi, ayağa fırladı. Ceketini çıkarıp Mehmet'e ense tuttu: - Haydi, bir de benimle güreş! Katıksız ve temiz Anadolu çocuğu Ata'sının yüzüne hayranlıkla baktı: - "Atam," dedi. "Senin sırtını yedi düvel yere getiremedi. Bir Mehmet mi bu işi başarır?" Gözleri doldu ve ağlamamak için gülmeye çalıştı. Tahsin UZER Kaynak: Millet Dergisi, 1946

Devamı