Kategoriler
Bilişim Gem Ketron Klavyeler Korg Programlar Roland Windows Yamaha

Org ve Klavyeler İçin Set & Block Üretimi Detayları

Org ve klavyeler için set üretmek pek çok müzisyenin düşündüğü ve dile getirdiği kadar kolay değildir. Daha önce bazı yazılarımızda Set & Block üretimi için bilgiler paylaşmıştık. Dilerseniz maddeler halinde bir set çalışmasının hangi adımlardan oluştuğunu ve bu adımlarda neler yapılması gerektiğini değerlendirelim.

Adım 1: Sample Üretimi

Korg PA serisi, Gem wk serisi, Yamaha Tyros serisi ve Ketron X serisi ile müzisyenlerin tanıştığı ve 2000 li yıllardan itibaren vazgeçilmezi haline gelen bu teknoloji günümüzde cihazların fabrikasyon seslerine kadar derinleşmiş durumda. Sample, bir ses örneğinin klavyenin çalabileceği seviyeye getirilmesi olayıdır. Tek bir ses örneği ile yapılabileceği gibi klavyenin desteklediği sayıda örneğin cihazın kendisi ve ya bilgisayar ortamında işlenerek hazırlanması ile yapılabilir. Örneğin Roland tone Manager, Korg Pa Manager programları bunun için geliştiriliyor. Fakat burada üzerinde durulması gereken konu sadece klavye üzerinde sample oluşturmak değildir. Bu işlemi cihazın kullanma klavuzunu dikkatlice okuyan hemen her kullanıcı yapabilir. Sample yapılacak sesin temini daha büyük bir uzmanlık gerektirdiğinden set yapımının en zor bölümünü oluşturur. Sample ses üretiminin en zor bölümü de sample ses temini kısmıdır.

Sample ses temininin farklı yolları bulunmaktadır. Bunlardan en kolayı hazır örnekleri cihazda düzenlemektir. İnternet üzerinden indirdiğiniz bazı ses dosyaları üzerinde bilgisayar ortamında programlar ile değişiklik yaparak kullanabilirsiniz. Bir diğer yol ise bilgisayar programları ile ürettiğiniz örnekleri cihazınızda sample haline getirmektir. Bazı bilgisayar programları özel sesler üretebilir. Dj programları, özel effect programları, ses düzenleyiciler gibi programların deneme versiyonlarını kullanarak edinebileceğiniz sesleri öğrenebilirsiniz.

Sample teminine bir diğer örneğimiz de  cihazınızın modelinden farklı klavyeler için üretilmiş örnekleri kopyalamaktır. Örneğin Korg Pa2x kullanıyorsunuz ve Yamaha Tyros kullanan bir arkadaşınızın seti içerisinden sample örneklerini alarak bilgisayar ortamında düzenleyip sample haline getirebilirsiniz. Bazı cihazlar arasında geçiş kolaydır. Korg ve Yamaha bunun en güzel örneğidir. Awave Studio programı sample ses formatlarını birbirlerine dönüştürebilme özelliğine sahip bir program ve bu program ile yamaha seslerini korg da kullanılacak şekilde ve ya tersi şekilde dönüştürebilir. Fakat Gem ve Ketron da bu işlemler bu kadar basit değil.

Son örneğimiz ise sample sesi studio ortamında kayda almak. Bu en zor kısım çünkü her şeyden önce sample sesi alacağınız enstrumanı, enstrumanı seslendirecek enstrumanisti ve kayıt yapılacak studioyu bulmanız gerekecek. Bu listeyi tamamlamış olsanız bile her sesin örneğinin oluşturulma tekniği farklı olduğundan başaramama ihtimaliniz yine mevcut olacak. Telli sazların örneklenmesi üflemeli ve yaylı sazlara göre daha kolay olduğundan başarı şansı daha yüksektir. Bu sebeple bu güne kadar kullandığınız sample sesleri aklınıza getirirseniz kanun, bağlama, ut, cümbüş gibi seslerin daha başarılı olduğunu farkedersiniz. Fakat yaylılar ve üflemelilerin örneklenme zorluğundan dolayı her sette bu sazların tınılarının çok farklılıklar gösterdiğini hissedebilirsiniz. Zaten yukarıda saydığımız zorluklardan dolayı studio da sample üretebilen çok az sayıda müzisyen bulunmaktadır. Bu yüzden ilk yapılan setlerin değeri sonra çıkanlardan fazladır. Hala Korg Pa80 için yapılan setlerin içerisindeki sample sesler yeni Korg modellerinde hatta tüm klavyelerde kullanılmaktadır. Bunun en büyük sebebi de bazı örneklerin tekrar tekrar alınmasına gerek olmamasıdır. Çünkü kaliteli bir bağlama tınısı yakaladıysanız hangi marka model olursa olsun o sesi kullanabilirsiniz. Tekrar örnek üretmek mesai kaybı olacaktır.

Adım 2: Performans Düzenleme

Performans düzenleme de başlı başına bir sanattır. Bu işlemi yapabilmek için seslerin özelliklerinden iyi anlamalısınız. Örneğin bir bağlama sesinde kullanılan effect ile yaylıda kullanılan aynı olmayacaktır. Kullanılacak seslere ayrı ayrı effect verilecek ve bunların kombinasyonu ve dereceleri belirlenecek, seslerin altında kullanılacak ritimler seçilecek, seçilen ritimlere özel mix uygulanacak, gerekiyorsa koma tonlar belirlenecek, assing sw varsa değerleri atanacak, gerekli ise oktav ve transpose değerleri belirlenecek gibi çok detaylı işleri içerisinde barındırmaktadır.

Performans düzenlemenin en önemli kısmı da ürettiğiniz sample seslerin performe edilmesidir. Çünkü çıplak sample ses gerekli tınıları veremeyeceği için performe edilmek zorundadır. Özellikle paralı set yapılacaksa bu zaruridir. Çünkü son kullanıcı sample ses kaliteli bile olsa iyi performe edilmemişse puan kırar.

Adım 3: Ritim Oluşturma ve Düzenleme

Marka ve modele göre farklılık göstermesine rağmen neredeyse tüm müzisyenlerin yapabildiği bu adımda klavyenin üzerinde olan bir ritmi, başka birinin oluşturduğu bir ritmi düzenleyebildiğimiz gibi yeni baştan bir ritim de oluşturabiliriz. Bir tek ritimle bir set olamayacağı için hemen her vuruş ölçülerinde ritim oluşturmamız gerekir. Eğer bu para bir set ise vuruşları yöresel olarak da çeşitlendirmeliyiz. Yani Ankara havaları için ayrı bir ritim halaylar için ayrı bir ritim, pop disko için ayrı bir hatta bir kaç ritim oluşturmalıyız.

Ritim oluşturma pek çok müzisyen tarafından yapılabiliyor olsa da sorunsuz ritimin bazı özellikleri vardır. Bu özellikleri varyasyonlar arası geçiş, ataklar ve varyasyonlar arası mix stabilizasyonu, intro ve ending uyumluluğu, kullanılan enstrumanların uyumluluğu ve mix uyumluluğu olarak sıralayabiliriz. Ayrıca effect uyumluluğu da eklenecek olursa aslında ritim oluşturmanın derin ve zaman alıcı bir konu olduğu ortaya çıkar. Sample oluşturma gibi sorunsuz ritim oluşturmada da  sayılı müzisyen olduğunu belirtmekte fayda var. Düğün müzisyenlerinin sıklıkla hoparlörlerinde sorun oluşmasının başlıca nedenlerinden biri uyumsuz ritim varyasyonları ve ritim mix sorunlarıdır. Öyle ki oluşturulan ritmin içerisinde birden fazla kik sesi kullanıldığında ve kullanılan kik sesleri pik seviyeleri uyumsuz olduğunda her varyasyon için ayrı mix ayarı yapılması zorunlu olmaktadır. Bu ayarları gözden kaçıran müzisyen sahnede mix ile uğraşmak zorunda kalmakta ve zamanında müdahale edemediğinde seslendirme cihazlarında sorun yaşamaktadır.

Adım 4: Ritim Performansları

Pek çok klavyede her ritim için ayarlanabilir performanslar vardır. Bu performanslar genel performanslardan farklı olarak sadece ritim üzerinde değişiklik yaparlar. Örneğin bir ritim performans ile ritim bölümleri içerisinde mix değişikliği, kullanılan seslerin değişikliği ve seslere uygulanacak mix ve effect değişikliği yapılabilir. Klavyelerin özelliklerine göre 4 adetten 16 adete kadar ritim performans düzenlenebilir. öylelikle bir ritmi açık alan ve kapalı alan için ayrı konfigure edebilirsiniz. Ayrıca ritim için kullanılacak sesleri belirleyerek bu seslerin mix, effect ve part seçimleri ile özelleştirebilirsiniz.

Gördüğünüz gibi klavyenizin markası, modeli ne olursa olsun set üretimi aynı adımlardan oluşuyor. Bu adımların da her biri ayrı bir uzmanlık gerektiriyor. Ücretli, ücretsiz farketmeksizin her setin kullanılamayacağı gibi, kullanılacak hiçbir setin de tam ve eksiksiz olması mümkün değil. Tüm yukarıda ki adımlar eksiksiz yerine getirilemez. Bu neredeyse bir ömür sürer. Setlerin özelliklerini ve eksikliklerini eleştirirken bunları göz önüne almalısınız. Üretim yaparken de aynı şekilde.

Başka bir makalede görüşmek üzere iyi sahneler.

 

Kategoriler
Bilişim Klavyeler Korg Programlar Roland Yamaha

Roland E-A7 Kilitli USB Set

klavyeci.com

Daha önceki yazımızda Roland firmasının kilitli USB ye mesafeli durduğundan bahsetmiştik. Fakat Roland bu tabuyu yıktı ve artık cihazları için üretilecek USB setlerde kullanılmak üzere USB kilit anlaşması yaptı. Bu demek oluyor ki artık yeni çıkacak Roland cihazlarda kilitli USB olacak ve bu cihazların daha hızlı gelişmesine sebep olacak.

Bu gelişme eski cihazları da kapsayabilir ki bunun en güncel örneği Roland E-A7. E-A7 kilitli USB desteklemeyecek şekilde piyasaya sürüldü fakat kullanıcıların yoğun talebi üzerine artık kilitli USB destekliyor. Peki bunu nasıl yapıyor?

Öncelikle bu kilitli USB işinin nasıl yapıldığına değinelim zaten bu açıklamanın ardından bir cihaz nasıl oluyor da okuduğu bir veriyi kopyalayamıyor onu kendiliğinden algılamış olacaksınız.

Kilitli USB nedir?

USB sürücüler, tüm sürücüler gibi veri depolarken genel girdi/çıktı kurallarını kullanır. Genel girdi/çıktı yolları şifresiz ve şifreli olarak çalışabilir. Bu demek oluyor ki genel girdi/çıktı yollarına atanacak bir şifre ile USB sürücüler kilitlenebilir. Bu atanan şifre her iki tarafta da biliniyorsa veri okunup yazılabilir hale gelir. Aksi taktirde veri boyut olarak görünür fakat üzerinde hiçbir işlem yapılamaz. Bu bütün veri depolayan sürücüler için geçerlidir. Örneğin bilgisayarınızdaki sabit diskinizde bulunan tüm verileri şifreleyebilirsiniz. Bunu yapmak için özel programlara da ihtiyacınız yoktur. Bildiğiniz tüm Microsoft işletim sistemleri (xp ve sonrası) linux, mac vs. bu işlemi kolaylıkla yapabilmektedir. Fakat USB sürücüleri için farklı bir ayrıntı söz konusudur. Çünkü bu cihazların son kullanıcıları bu şifreyi bilmemelidir. Çünkü şifreyi bildiği zaman şifreyi paylaşabilir. Şifreyi paylaşamaması için şifrenin sadece USB aygıtın takılacağı cihaz tarafından bilinmesi istenir. Böylelikle USB aygıt şifreyi bilen bir cihaza takıldığında çalışır hale gelir (üzerinden okuma ve yazma işlemi yapılabilir). Buda demek oluyor ki şifreleme kullanıcılar tarafından değil, üretici şirket tarafından yapılacak. Kilitli USB, günümüzde üretim yapan şirketler tarafından gerçekleştirilmektedir. Örneğin kingstone, toshiba, verbatim, sandisk vb.

Sonuç olarak bir USB üreticisi ile anlaşarak kilitli USB edinebilirsiniz (üretimini sağlayabilirsiniz en az 50 adet olmak koşuluyla). Üretici şirket kullanacağı şifreleme yönteminin cihazlarınız tarafından okunabilmesi için size bir dizi kod verecektir.  Bu kodlar cihazınızın işletim sistemi içerisine eklenecek ve bu sayede cihazınız kilitli USB için gerekli olan anahtarı oluşturarak  USB içerisindeki veriye ulaşabilecektir.

Durum anlatırken bile karmaşık. Uygulamada çok daha karmaşık fakat bu kısımlar sadece merak edenler için paylaşıyoruz. Yukarıda anlattığımız klavye üreticisinin yapması gereken işlemler, bunlar son kullanıcıyı ilgilendirmiyor aslında. Fakat işin teknik kısmını merak eden çok olduğundan biraz detaylı bir şekilde paylaşmaya gayret ediyoruz.

Peki kilitli USB desteklemeyen cihazlara bu özelliği nasıl ekleyebiliriz?

Korg ve Yamaha bazı cihazlarında kilitli USB destekliyor. Yukarıda anlattığımız işler klavye üretilirken yapılmış ve cihazlar bu halleriyle piyasaya sürülmüş. Eğer firma bunu baştan planlamışsa durum bu fakat Roland kilitli USB düşünmediği için bu özelliği sonradan ekledi. Kilitli USB destekleyebilmesi için işletim klavyenin işletim sisteminde bazı kodlar olması gerektiğinden bahsetmiştik. İşte bu kodlar bir sistem güncellemesi ile klavyeye sonradan eklenirse cihaz kilitli USB destekler hale gelecektir. Roland kilitli USB desteği için 2 adet güncelleştirme yayınladı. Buradan o güncelleştirmelere ulaşabilirsiniz. Bu güncelleştirmeler aynı zamandan Roland Tone Manager programını kullanabilmek için de yapıldı. Böylece Roland kullanıcılarına aynı anda 2 hizmeti birden sunmayı başardı. Roland Tone Manager programına başka bir yazımızda değineceğiz. Bu program bilgisayar üzerinden cihazınıza erişmenizi ve bazı işleri daha hızlı ve kolayca yapabilmenize olanak sağlıyor.

Roland başka ürünleri için de kilitli USB özelliği yapacak mı?

Roland bu özelliği E-A7 için aktif hale getirdi ve bu sanırım Roland için bir dönüm noktası. Şuan piyasada bulunan cihazlar için kesin konuşmak zor fakat yeni çıkacak cihazlarda bu özelliğin olması kaçınılmaz. Çünkü Roland bunun çok olumlu neticelerini bu yaz gelmeden görmeye başlayacak. E-A7 için çalışma yapan bildiğim kadarıyla 4 müzisyen var. Emo Müzik, Hakan ÇEBİ, Volkan SOLUMAZ ve Halilit Sound. Bu çalışmaların tamamı da yaz gelmeden kullanıcıların hizmetine sunulacak. Demoların yayınlanması ile birlikte E-A7 satışlarında kayda değer bir artış olacaktır.

Sonuç olarak Roland Türkiye’yi bu girişiminden ve çabalarından dolayı kutluyor, bu çalışmaların hem kendilerine hemde Roland kullanıcılarına hayırlı olmasını diliyoruz.

Kategoriler
Bilişim Linux Programlar Teknoloji Windows

Libre Office Türkçe Sorunları ve Zemberek Sorunları

Libre Office, Open Office yeterli geliştirme ve güncelleştirme yapmadığından mirasçısının önüne geçmiş durumda. Pek çok açık kaynaklı ofis kullanıcısı artık libre office kullanıyor. Açık kaynaklı sistemlerde sorun yaşanabilir ve çözüm için kullanıcıların bir birleriyle dayanışması gerekmektedir. Bizde bu dayanışmanın içerisine girelim ve yaşadığımız sorunları ve çözüm önerilerimizi yazıya dökelim.

Sorun : En güncel ofis sürümünü yükleyememek.

Çözüm: Kullandığımız siteme göre çözümlerimiz şöyle.

Windows sistemlerde önce java uygulamanızı güncelleyin. Bilgisayarınızdaki mevcut sürümü kaldırın ve www.java.com adresinden en güncel sürümü indirip kurun. Daha sonra http://tr.libreoffice.org adresinden en güncel ofis sürümünüzü ve dil dosyanızı indirip kurun.

Debian tabanlı linuxler için çözümümüz windows sisteme yakın fakat; Önce terminalimizi açarak

[php]sudo apt-get autoremove libreoffice-core[/php]

komutunu verip sistemdeki ofisimizi kaldıralım. Sonra

[php]sudo apt-get update[/php]

[php]sudo apt-get upgrade[/php]

komutları ile sistemimizi güncelleştirelim ve sistemi yeniden başlatalım. Daha sonrasında http://tr.libreoffice.org adresinden son sürüm ofis paketini, dil ve yardım dosyalarımızı indirelim. İndirdiğimiz dosyaları home/kullanıcı dizinine çıkaralım. Çıkardığımız klasörün ismini kolay akılda kalıcı olacak şekilde değiştirelim (örn; libreoffice gibi). Sonra terminal ile klasörün içine girelim sırası ile kodlarımız

[php]cd klasör adı Orn; cd /home/adem/libreoffice[/php]

Buradaki “adem” sizin kullanıcı adınızdır. Klasörün içinde iken

[php]dpkg -i *.deb[/php]

komutu ile bütün .deb uzantılı dosyaların kurulumunu yapmış olalım. DEBS klasörünün ve desktop integration klasörünün içerisindeki tüm deb dosyalarının kurulduğundan emin olalım. Desktop integration klasönünün isminide kısaltın desktop yapın ki terminalde iken içerisine girmeniz kolay olsun. Aynı işlemleri language ve help dosyaları için de uygulayalım. Kurulum tamamlandı ve hem menülerimiz hemde yardım bölümlerimiz Türkçe ve son sürüm oldu.

RPM paketi kullanan sistemlerde sadece kurulum kodları farklıdır diğer uygulamalarımız aynıdır. Örneğin klasörün içerisine girmek cd komutu ile yapılır fakat kurulum için “yum” “yast” gibi kurulum komutları gerekir. Kurulum yaptığınız işletim sistemine göre kodlarınızı yazmanız gerekir.

 

Sorun: Menüleri Türkçeleştirememek.

Çözüm: http://tr.libreoffice.org adresinden kullandığımız ofis sürümüne uygun dil paketini indirelim (3.5 kullanıyorsak indireceğimiz dil paketi 3.5 için Türkçe paketi olacaktır)  Yukarıda anlattığımız komutlar ile sisteminize uygun bir şekilde kurulumunu yapalım. Sorun aşıldı. Şu komut öneri olarak verilmiş

[php]sudo apt-get install libreoffice-l10n-tr[/php]

fakat her sistemde işe yaramıyor. Deneyebilirsiniz örneğin ubuntu ve mint de işe yarıyor.

 

Sorun: Zemberek kasma donma kilitlenme

Çözüm: openjdk kullanın. Çözüm olmuyorsa sadece dil denetimi yaptıracağınız zaman eklentinizi etkinleştirin. Dil denetimini tamamladıktan sonra zemberek eklentisini devre dışı bırakın. Zemberek 2 sürümünde bu surun çözümlenecek fakat ne zaman çıkacağı kesin olarak belli değil. Yani çözümü yok. Boşuna forumlarda bu tarihten önce verilen çözümleri uygulayıp yorulmayın. (yazımızın tarihinden sonra sunulacak çözümler işe yarayabilir.)

Zemberek yerine hunspell kullanabilirsiniz. Hunspell kurulumu için

[php]sudo apt-get install hunspell[/php]

komutunu kullanabilirsiniz. Daha sonra Şu dosyayı libreoffice_dil_denetimi indirip zipten çıkartın. Daha sonra /usr/share/hunspell klasörünün içerisine kopyalayın. Bazı linux işletim sistemlerinde dosya yöneticisini, yönetici hakları ile açabilirsiniz Linuxmint gibi. Fakat bazı sistemlerde bu özellik olmadığından işlemi terminalde yapmalısınız. Şu komut ile kopyalamayı yapabilirsiniz.

Libre ofisi kullanım diliniz türkçe ise dil denetimini otomatik olarak yapacaktır. Bu çözüm microsoft işletim sistemlerinde çalışmaz.

Sorun: Farklı kaydetmede pptx, docx, xlsx kaydetme sorunu.

Çözüm: Çözüm malesef 4. sürümünde olacaktı fakat olmamış. Excel ve word dosyalarında çok sık olmasa da Powerpoint dosyalarında kesin sorun oluşturuyor. Geçici çözüm eski sürüm olarak kaydetmek. .docx olarak değil, .doc olarak kaydetmek. Yani şuan libre ofis ile ofis 2007 dosyası kaydetmek çok iyi bir sonuç vermiyor. Ofis 2003 olarak farklı kaydetmekte fayda var. pptx olarak kaydettiğimiz dosyaları tekrar açtığımızda tabloların ve grafiklerin kaydıklarını gördük.

Sorun: Microsoft makroları kullanamama.

Çözüm: Malesef çözüm yok. Microsoft makroları lisanslı olduğundan Microsoft ta bu kaynak kodlarını paylaşmadığı için kullanılamıyor. Fakat çok uzun bir süre daha direnebileceğini sanmıyorum.

Kategoriler
Bilişim Linux Programlar Teknoloji

En çok kullanılan linux dağıtımları

Sıra Dağıtım Günlük
1 Linuxmint 3000
2 Debian 1800
3 Ubuntu 1700
4 OpenSUSEMageia 1100
5 Manjaro 1050
6 Fedora 1020
7 Elementary 880
8 Zorin 870
9 Centos 850
10 Arch 810

 

Linux dağıtımları arasında en çok tercih edilen linuxmint. Linuxmint bir debian ve ubuntu dağıtımıdır. Geliştirmelerini debian ve ubuntu üzerinde yapmaktadır. Listeyi incelediğimizde en çok dağıtım yapanların Debian tabanlı olduğunu görürüz. Bu demek oluyor ki bilgisayar kullanıcıları debian tabanlı sistemleri tercih ediyor. Geliştiriciler debian paket yapısının çok iyi olmasından dolayı geliştirmesinin daha kolay olduğunu ve bu yüzden tercih edildiğini beliritiyor. Linuxmint, ubunutu, debian, elementary, zorinOS ilk 10 a girmeyi başarmış.

Dördüncü sıradaki OpenSUSE ise rethat paket sistemini kullanıyor. Rethat paket sistemi kullanan diğer dağıtımlar fedora ve Centos. Bu durum paket sisteminin önemli bir tercih sebebi olduğunu gösteriyor. İlk olarak seçim yapacak olan kullanıcı hangi paket sistemini kullanacağına dikkat etmelidir. Çünkü paket sistemini değiştirdiğinde komutlarda değişecek ve zorlanacaktır. Debian tabanlı bir sistem kullanan bir kişi fedora kullanmaya ilk başladığında önce kodları öğrenmek durumundadır. Fakat .deb kullanan başka bir sisteme geçerse kodlar aynı kalacak bu yüzden alışması daha kolay olacaktır.

Kendi paket sistemini ve komutlarını kullanan dağıtımlar da vardır. Arch bunların arasında en belirginidir. Bunlara ana dağıtımlar diyebiliriz. Arch ın hızını ve kullanım kolaylığını görenler bazı yeni dağıtımların çıkmasına sebep olmuştur. Cinnarch, Antegros, Chakra bunlardan bazıları. Arch ilk defa linux kullanacaklar için çok zor bir sistemdir. Kurulumu neredeyse tamamen kodlarla yapılır ve grafik arayüze gelene kadar uğraştırır. Bu yüzden arch kullanmak isteyen kullanıcılara tavsiyemiz grafik kurulumu olan Manjaro veya Chakra gibi dağıtımları tercih etmeleridir. Kendilerini komut sistemine alıştırdıktan sonra Arch ana dağıtımını kurup kullanabilirler.

En ilginç bulduğum konulardan biride ana dağıtımların üzerine inşa edilen dağıtımların ana dağıtımdan daha kolay kullanımı ve özellikleri olmasıdır. Örneğin Ubuntunun kurulumu, kullanımı, yazılımları Debian dan daha gelişmiştir. Fakat bu Arch da böyle değildir. Arch ana dağıtımında neredeyse bütün uygulamalar son sürümünde iken Arch üzerine inşa edilen diğer dağıtımlarda sürümler daha eski olabiliyor. Örtüşme çok az.

OpenSUSE gibi rpm paketlerini (rethat) kullanıp kendi komut sistemini geliştirmiş dağıtımlar da ayrı bir katagoriyi oluşturuyor. Örneğin mageia RPM kullanırken komut sistemini URPMİ ile yapılandırıyor. OpenSUSE ise YAST komutunu kullanıyor. Bu anlattığımız RPM paketlerini kullanan dağıtımlarda genel bir kural gibi sanki. Fakat debian tabanlı dağıtımlarda komut sistemi sudo, apt-get yapısındadır ve neredeyse hiçbir dağıtımda değişmez. Debianın en çok dağıtımı yapılan linux sürümü olmasının sebebi bu olabilir.

Not: İstatistik tarihi, yazının güncellenme tarihidir.

Kategoriler
Bilişim Linux Programlar Teknoloji

Hangi Linux Dağıtımı Seçelim?

Zaman zaman linux dağıtımları arasında geçişler olur. Çünkü ücretsizdir ve istediğinizi istediğiniz zaman yükleyebilirsiniz. Hatta yüklemeden de kullanabilirsiniz. Peki seçim yaparken kullanıcılar nelere dikkat ediyor? Bakalım!

Daha sonraki yazılarda denediğimiz linux sürümleri için değerlendirmeleri paylaşacağımızı belirterek kullanıcı tercihlerine bakalım. Geçtiğimiz yıl linuxmint bir atılım yaptı (kullanıcıların teveccühüne nail oldu). 2000 civarı günlük artışı varken 4000 günlük dağıtım rakamlarına ulaştı. Sebebi çok açıktı aslında. Görsel olarak ve masaüstü kullanımında microsoft işletim sistemlerine yakınlık yarattı. Bu ubuntu nun gerilemesine veya yerinde saymasına sebep oldu. Bu arada günlük artış nedir onu anlatalım. Her gün internete bağlanan bilgisayar sayıları ölçülüyor ve bu bilgisayarların kullandıkları işletim sistemleri kontrol ediliyor (bir siteye bağlandığınızda kullandığınız işletim sistemi bağlandığınız siteye kimlik bilgisi gönderir (ben buyum der). Pek çok linux işletim sistemi dağıtımı yapılıyor ve bu dağıtımı yapanlarda ölçüm yapan sitelere dağıttıkları sayıları bildiriyor. Bu yöntemle gelen bilgiler de değerlendirmeye alınıyor. Son durumda linuxmint number one mageia ve ubuntu yakın kakipte.

Tercihler (kendinizden bilirsiniz, bakalım size ne kadar uyuyor)

Görsellik :

Görsellik iş görme açısından değil ama psikolojik açıdan önemli. Bakın psikoloji işin önüne geçti gibi görünüyor ama işin aslı öyle değildir. Psikoloji desteklenmediği zaman iş performansını düşürüyor. Beğenmediğiniz bir masaüstü ortamında çalışmak istemessiniz. Görsel olarak beğenmediğiniz bir site bile işinizi gördüğü halde sizden taktir toplamayabilir. Bu yüzden görsellik çok önemli.

Kurulum kolaylığı:

Kurulum zor bir işlem değil fakat her kullanıcının bilgisayar bilgisi aynı değil. Kullanıcı C drive nedir sda, sdb nedir, ntfs mi ext4 mü seçmeliyim sorularına cevap veremiyor olabilir. Bu yüzden kurulumda kullanıcıya en az soruyu soran, kurulumu otomatik olarak yapılandıran ve tabiki bu otomatik işlemleri yaparken veri kaybına neden olmayan bir yazılımı tercih edecektir.

Kurulum ve kurulum sonrası en az hata:

Bazı linux dağıtımları kurulum sonrasında sorunlarla karşılaşmanıza sebep olabilir. Örneğin kurulum ardından bazı uygulamalar çökerse, yanıt vermez duruma düşerse ve kullanıcı da terminali tam olarak kullanamıyorsa başka dağıtımı seçecektir.

Masaüstü ortamı:

Dağıtımlar birden fazla masaüstü ortamları destekleyebilirler. Desteklemeyebilirlerde pardus gibi. Bu durum kullanıcının tercihi en fazla etkileyen konulardandır. Kullanıcı dağıtımı indirmeden önce sevdiği masaüstü ortamını kullanıp kullanamayacağını merak eder ve sorgular. Eğer kullanamayacaksa o dağıtımı tercih etmez. Örneğin KDE ortamının işlemci ve RAM tüketimi diğer masaüstü yöneticilerinden daha fazladır. Sadece KDE destekleyen bir dağıtım işlemcisi veya ram i düşük kullanıcıları kaybeder. Çünkü işlemcisi ve ram i düşük makine kullanıcıları fluxbox, openbox, xface, lxde gibi masaüstü ortamlarını seçerler.

Uygulama bulunabilirlik:

Her uygulama, her dağıtımda çalışmayabilir. Kullanıcı en fazla uygulamanın çalıştığı sistemi tercih eder. Microsoft un en fazla kullanılan işletim sistemi olasının sebeplerinden biri budur. En fazla uygulama üretilen işletim sistemi de microsoft tur. İçinden çıkılamaz bir paradoks.

Güncelleme:

Kullanıcı ne sıklıkta güncelleme çıkıyor ve bu güncellemeler sistemi ne kadar destekliyor inceler. Bazı işletim sistemlerinin güncellemesi çok az çıkar bu yüzden çok az tercih edilirler. Bazıları bir kaç yıl dağıtım yapar sonra kaybolur. Hiç bir kullanıcı bir kaç yıl için işletim sistemi tercih etmez.

Kullanıcı tercihleri ve tavsiyeleri:

Pek çok kullanıcı diğerleri ne demiş’i merak eder ve araştırır. Diğerleri hangini tercih etmiş, memnuniyet oranları nedir, en çok tercih edilen neden ediliyor veya hiç sorgulamadan bu kadar insan bunu tercih ediyorsa diye düşünür fakat bu grup linux kullanıcıları arasında az bir oran teşkil eder. Çünkü, “sorgulamadan bu kadar insan bunu tercih ediyorsa” diye düşünüyor olsaydı Microsoft kullanırdı.

Kategoriler
Apple Bilişim İnternet Linux Programlar Teknoloji Windows Yaşam

Güncelleme (Update) Yapmaktan Usandım

Teknoloji her geçen gün daha da iyi oluyor değil mi? Elbette bu iyileşme kendiliğinden olmuyor. Birileri kod yazıyor birileri donanım üretiyor. Bunlar birleşiyor ve yenilikler ortaya çıkıyor. Teknoloji kullanıcıları olarak bize düşen de donanım ve yazılım kaynaklarımızı güncel tutmak.
Güncelleştirme işletim sistemleri güvenlik açıkları yüzünden çok meşhur oldu. En çok da microsoft tabiki. Bunun için özel sistemler geliştirmek zorunda bile kaldılar. Örneğin cloud computing anlayışı (mecburiyeti) buradan çıktı. Klasik data center yaklaşımında 1 IP 1 sunucu vardı ve siz bu IP ile sunucuya bağlanır ve gerekliliklerinizi yapardınız. Cloud computing de ise birden fazla sunucu var tabi ki de birden fazla IP. Bir sunucu cevap vermediğinde veya yetersiz kaldığında sizi diğerine yönlendiriyor ve işin hızla ilerlemesini hatta sistemin cevap vermez duruma düşmesini engelliyor. Teknoloji ne kadar güzel değil mi?
Durum böyle iyi ama işiniz birden fazla bilgisayarla ilgilenmekse güncelleştirme bazen çok sıkıcı olabiliyor. Örneğin şuan windows xp kurulumu yapsam 1 GB gibi bir güncelleme yapmak zorundayım. Vista ve windows 7 de de  durum çok farklı değil. Hadi bu Microsoft klasiği diyelim. Diyelim de, linux tarafında da işler aynı. Ubuntu kurulumu yapsanız bile ki çıkalı 10-15 gün bile olmamışken 200-400 mb arasında bir güncelleştirme yapmanız gerekiyor. Apple’da da durum çok farklı değil.
Güncelleştirme sadece işletim sistemleri için olsa gene güzel. Diğer programlar ne olacak? Ofis yazılımları, oyunlar, araçlar, microsoft kullanıyorsanız anti-virüsler, saymakla bitmez güncelleştirme.
Güncelleştirme işinin bir de web tarafı var. Yok wordpress update yayınlamış, yok drupal. Sadece çekirdek güncellemesi ile bitmez bir de ilave yazılımları var ki, temalar, editörler, resimler vs.
Sonuç olarak güncelleme yapmaktan usandım. Bütün güncelleştirmeler wordpress güncellemesi gibi olsa ne güzel olurdu. Bir dakikada hayatı günceller keyfimize bakardık.
Herkese mutlu güncelleştirmeler.

Kategoriler
Bilişim İnternet Programlar Teknoloji Windows

Windows 7 Kurulum Sonrası Yapılması Gerekenler

Windows 7 kurulumu, güncellemesi, sürücü desteği xp ve vistaya göre kolay ve hızlı. Kurmuşken içerisine SP1 eklenmiş sürüm kuralım. Sonradan Servis paketi eklemek sorun çıkarabiliryor ayrıca çok yavaş. Linux kurulumlarına en yakın kurulum windows 7 de.  Kurduktan sonra neler yapacağız sıralayalım.

1. Bir güvenlik yazılımı kuruyoruz. Hemen hepsi aynı bence en ucuz hangisi ise onu kullanın Norton 2 aylık deneme veriyor bununla birlikte avast, avg gibi ücretsiz sürüm kullandıran firmalar var. Denemek ve takdir size ait.
2. Driver medyamız varsa takıp sürücülerimizi kuruyoruz. Genelde sürücüleri tanıyor lakin donanımlarımız yeni ise görmeyebilir. Ağ kartını gördüyse hemen internetten yeni sürücülerimizi indirip kuralım. Bunun için en kolay yol anakartımızın marka ve modelini öğrenmek. Şu yazılım ile bunu birkaç dakikada yapabilirsiniz.

3. Aktivasyon işlemini yapıyoruz. Windows update e bağlanıp güncelleştirmeleri kuruyoruz.

4.  İnternet explorer son sürümünü indirip kuruyoruz. (update ile gelebilir fakat update ile daha yavaş olduğundan direk indirip kurmanızı tavsiye ederim.)

5.  www.rarlab.com son sürümü indirip kuruyoruz.

6. Pdf okuyucu bulup kuruyoruz. (adobe, foxit, nitro vs)

7.  www.ccleaner.com indirip kuruyoruz.

8.  www.java.com indirip kuruyoruz.

9. Ofis yazılımı kuruyoruz. www.libreoffice.org tavsiye ederim. Lisanslı microsoft varsa kuruyoruz.

10. İnternet araçlarımızdan kullandıklarımızı kuruyoruz. (skype, messenger, torrent, ftp, extra browser, google earth, desktop, tolllbar vs)

11. VLC medya player. http://www.videolan.org/ indirip kuruyoruz. Bütün medyaları açar. Türkçe altyazı için ayarlardan altyazı çeneklerini bulup türkçe 8859-9 seçeneğini seçmemiz gerekli.

12. Mp3 player lazımsa kuruyoruz. www.aimp.ru tavsiye ederim. Çok kolay ve süper temaları ile özellikleri var.

13. Fotoğraf düzenleyicisi lazımsa www.gimp.org dan ediniyoruz.

Bu işlemlerin tamamını internet üzerinden yapacaksınız bağlantınızın hızına ve kotanıza göre çok zamanınızı alır. Hazır indirilmiş programlar kotanızı ve hızınızı korur.

Kategoriler
Bilişim İnternet Programlar Teknoloji Windows

Windows XP kurulum sonrası yapılması gerekenler

Windows xp 2011 yılına kadar dünyada en fazla kullanılan işletim sistemiydi. Peki kurulumunu biliyoruzda kurduktan sonra neler yapacağız biliyor muyuz? Tabi biliyoruz sıralayalım.
1. Güvenlik yazılımı kuruyoruz. norton, eset, avast, avg, fscure vs.
2. Driver medyamız varsa takıp sürücülerimizi kuruyoruz fakat küçük bir hatırlatma sadece lan driver kurup internete bağlandıktan sonra sürücülerin güncellemeleri var mı kontrol edelim sonra sürücüleri kuralım. (zamandan kazanmak için)
3. Aktivasyon işlemini yapıyoruz. Windows update e bağlanıp güncelleştirmeleri kuruyoruz. Malesef microfost xp desteğini sona erdirdiği için güncelleştirme alamayacaksınız. O yüzden güncelleştirmeleri kapatın ve hatırlatmayıda kapatın. Xp kullanacaksanız SP3 kurun güncellemeye zaten ihtiyacınız yok.
4.  İnternet explorer 8 indirip kuruyoruz. Başka tarayıcılar kullanın. Firefox, chrome, opera, yandex browser işinizi fazlasıyla görür.
5.  www.rarlab.com son sürümü indirip kuruyoruz.
6. Pdf okuyucu bulup kuruyoruz. (adobe, foxit, nitro vs)
7. www.ccleaner.com indirip kuruyoruz.
8. www.java.com indirip kuruyoruz.
9. Ofis yazılımı kuruyoruz. www.libreoffice.org tavsiye ederim. Lisanslı microsoft varsa kuruyoruz.
10. İnternet araçlarımızdan kullandıklarımızı kuruyoruz. (skype, messenger, torrent, ftp, extra browser, google earth, desktop, tolllbar vs)
11. VLC player indirip kuruyoruz. http://www.videolan.org/ Her türlü medyayı açar, kasma donma yapmaz. Kullandığım en iyi medya oynatıcı. Altyazı için dil desteği bölümüne girip türkçe 8859-9 seçeneğini seçmeyi unutmayın.
12. Mp3 player lazımsa kuruyoruz. www.aimp.ru tavsiye ederim. Çok kolay ve süper temaları ile özellikleri var.
13. Fotoğraf düzenleyicisi lazımsa www.gimp.org dan ediniyoruz.
Bu işlemlerin tamamını internet üzerinden yapacaksınız bağlantınızın hızına ve kotanıza göre çok zamanınızı alır.. Eğer internet bağlantınız 1 mbps ise 2 gün bile sürebilir. Hemen hepsini tamamlalayım diye uğraşmayın zamana yayın.

Kategoriler
Bilişim Linux Programlar Teknoloji

Linux Dağıtımları Arasında Kurulum Kolaylığı

Linux en çok dağıtımı olan işletim sistemi. Durum böyle olunca seçim yapmakta zorlaşıyor. Bu yazıda hangi dağıtımın kurulumu nasıl yapılıyor ve daha kolay ona bakacağız. Hemen başlayalım.

Denediğimiz dağıtımlar; ubuntu, linuxmint, openSUSE, pardus, centos, fedora, archlinux, chakra linux, KahelOS, Debian, BackTrack 5, Ubuntu Studio, dream linux, mageia, papermint, antrix, manjaro.

1. Dağıtımların sitelerinden veya torrent den indirdiğimiz medyayı cd, dvd veya usb belleklere yazıdıralım. Usb kurulum daha sonraki yazılarımızda anlatılacak.

2. Yazdırdığımız medyadan bilgisayarımızı başlatalım. Açılışta sizi kurulum yöneticisi karşılasın istiyorsanız Ubuntu, pardus, openSUSE, debian, archlinux, mageia, centos tercih etmelisiniz. Fedora, BackTrack 5, Ubuntu Studio, KahelOS, mint ve chakra linux te işletim sistemi çalışmadan kurulum yapılamıyor.

3. Ben disk sisteminden anlamam disk sistemini işletim sistemi yapılandırsın diyorsanız en iyi openSUSE. Çünkü en iyi disk yapılandırmasını takılı diske göre uyarlıyor. Örneğin 60 GB bir diskiniz var. Bunun yaklaşık 10 gb bölümünü root, 20 gb bölümünü home, kalan kısmınıda serbest bölüm olarak düzenliyor ve açılışta otomatik bağlanmasını sağlıyor. Diğer dağıtımlarda bu özellik yok. Örneğin ubuntu otomatik yapılandırmada RAM miktarınız kadar swap ayırıyor kalan diskin tamamını tek disk olarak yapılandırıyor. Fakat sistemi takrar kurmak istediğiniz de bu sistem sizi zorlar. Home bölümü ayrı olsaydı sadece root klasörünü yeniden düzenler home disk bölümünü yine home olarak kullanırdınız. Kurulum sırasında hiçbiri home işaretli sürücüyü biçimlendir demediğiniz sürece dosya sistemini bozmuyor.

4. Ben kodları bilmiyorum grafik arayüz bana yardım etsin, fare ile işaretleyerek kurulumu yapayım diyorsanız debian, arch ve centos size göre değil. Grafik kurulumlarında nadir de olsa kod lazım olabiliyor. hata yaparsanız bilgileriniz hasar görebilir. Kurulumu yanlış yapabilirsiniz. Grafik arayüzü en başarılı sistem ise ubuntu. Her ayrıntı düşünülmüş. Ağ yapılandırması, disk bölümleri, kullanıcı ve parola ayarları kurulum sırasında yapılabiliyor. KahelOS, chakra linux grafik arayüzde disk yapılandırması bölümünü iyi yapamamış. Disk yapılandırmasını kendine bırakırsanız istemediğiniz sonuçlar doğurabilir.

5. Hızlı bir kurulum olsun diyorsanız arch linux, centos ve debian sizin için. Çünkü grafik arayüze gerek yok ben kodları bilirim diyorsunuz. Kodlarınızı yazın ve kurulumunuz 10 dakikada bitsin. Bu aradan en uzun kurulum openSUSE. SSD disk kurulumu yapmamıza karşın yaklaşık 40 dakika sürmüştür.

6. Backtrack, zorin OS, ubuntu studio ve mint Ubuntu dan kopan parçalar olduğundan kurulumları ubuntu ya benzer fakat hiçbiri ubuntu kadar kolay kurulabilir değil. Örneğin mint masaüstü ortamı görünmeden kurulumu yapılamayan bir dağıtım. Backtrack ta öyle. Bence kurulum için masaüstü ortamının çalışmasına gerek yok. Fakat denemek istiyorsanız bu bir avantaj.

7. Dream linux. dağıtımlar arasında en çok ilgimi çeken sistem oldu. Kurulumu kolay, grafik arayüzü çok başarılı. Ram ve işlemci isteği düşük. Fakat dil desteği biraz zayıf. Bu benim için sorun değil diyorsanız denemeye değer.

Son olarak temel bilgisayar bilgigisine dahip bir kullanıcı önce Ubuntu, mint, openSUSE, Pardus gibi bir dağıtımı kullanarak kendini geliştirebilir. Özgürlüğe ilk adımını atabilir. İleriki dönemlerinde zaten merak saracak ve arch, centOS, backtrack neymiş bir bakalım diyecektir. Özellikle de farklı masaüstü ortamlarını denemek isteyecektir. Gnome, kde, xface, lxde, fluxbox, Enlightenment, mate/cinnamon?

Kategoriler
Bilişim İnternet Programlar Teknoloji Windows

Internet explorer hataları ve çözümleri

İnternet explorer her ne kadar kötülensede Microsoft Windowsun bütün sürümleriyle birlikte geldiğinden kullanıcı sayısı yadırganmayacak kadar fazladır.

En çok karşılaşılan sorunlar ise zararlı yazılımlar sayesinde ana sayfanın değiştirilemeyecek şekilde bir sayfaya kilitlenmesi, bazı sayfalara erişememe, bazı sayfaların bir kısmının görünmemesi, adobe flash player in çalışmayı durdurması yada hiç cevap vermemesi, eklenti yöneticisinin devre dışı kalması yada bazılarını çalıştırıp bazılarını çalıştırmaması (java, flash player, skype) gibi.

Çözüm noktasında yapılabilecek pek çok şey var, buyrun sıralayalım.

XP de ie6, Vista da ie7, Seven (7) de ie8, windows 8 den sonra ise ie11 standart olarak geliyor. Eğer xp kullanıyorsanız ie8 in en güncel sürümünü kurarak ve ayarları sıfırlayarak sorunu aşabiliriz. Fakat vista ve seven (7) kullanıyorsanız en az ie 9 yüklemelisiniz. www.microsoft.com/windows/internet-explorer/worldwide-sites.aspx

Eğer zaten en güncel ie bilgisayarımızda kurulu ise diğer çözümlerimize bakalım.

İe penceresi açalım. Sağ menüden araçları tıklayalım ve araçların içinde internet seçenekleri sekmesini bulalım (listenin en altında).

İnternet seçekelerine tıkladığımızda açılan menüden gelişmiş sekmesine girelim ve bu sekmedeki sıfırla butonuna tıklatalım.

Ardından kişisel ayarlarıda sıfırla butonunu tıklayıp onay verelim. Sıfırlama tamamlandığında internet explorer i yeniden başlatalım sorunun çözülüp çözülmediğini denetleyelim.

Son olarak deneme sürümü yada lisanslı bir anti virüs ile bilgisayarımızı taratalım. Bilgisayarımız üzerinde kurulu bulunan anti virüs programını kaldırıp yerine başkasını kuralım. Örneğin avg kullanıyorsak kaldırıp avast ı kuralım yada nod32 kullanıyorsak kaldırıp kasparsky kuralım ve mutlaka açılış taraması yaptıralım. Bu büyük sorunların çözülmesinde hemen her zaman ilk adımınız olsun.