Kategoriler
Gerekli Bilgiler Sağlık Yaşam

112 Acil (marifetini öğrenin)

*Kaybolanın imdadına ‘112’ yetişiyor*

Türkiye’de iki hafta önce herkesin yüreğini burkan talihsiz bir olay yaşandı. Uludağ’da kayak yaparken yolunu kaybeden gencin donarak hayatını kaybetmesi, bütün ülkeyi üzüntüye boğdu. Cep telefonundan ailesi ve arkadaşlarını aramasına rağmen kayıp gencin yeri ancak 10 saatte tespit edilebilmişti.

Sinyal takibi için savcıdan izin alma mecburiyeti, gecikmeye gerekçe gösterildi. Ancak bütün bunlar yaşanmayabilirdi. Çünkü anında adres tespiti yapılmasına imkân tanıyan bir sistem var. Ama bilinmediği için kimse faydalanamıyor. Herhangi bir sebeple 112 Sıhhi İmdat, 155 Polis İmdat veya 156 Jandarma İmdat’ı sabit hat veya cep telefonuyla ararsanız iki dakika içinde bulunduğunuz nokta belirleniyor. Üstelik savcı izni gibi bürokratik engeller de yok.

Buna imkan tanıyan düzenleme 3 ay önce yasalaştı. 10 Kasım 2008’de yürürllüğe giren Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 31. maddesi, acil numaraları arayan kişiye ait yer tespit bilgisinin, telefon operatörleri tarafından ilgili birime anında aktarılmasını öngörüyor.

Yani Uludağ’da kaybolan Ümit Özgen (21), arkadaşları yerine 112’yi arasaydı, daha çabuk kurtarılabilirdi. Telekomünikasyon Kurumu, konum belirleme imkanının kaybolan kişilerle sınırlı olmadığını vurguluyor. Yangından sağlık sorunlarına, trafik kazasından gasba kadar hangi sebeple olursa olsun acil numarayı arayan
herkese çok kısa sürede ulaşmak mümkün. Bunun için şu numaralardan birini çevirmek kafi: 110 Yangın İhbar, 112 Sıhhi İmdat, 151 Kıyı Emniyeti, 155 Polis İmdat, 156 Jandarma İmdat, 157 İnsan Ticareti Mağdurlarına Yardım ve İhbar Hattı, 158 Sahil Güvenlik, 159 Alo Karayolları, 168 Türk Kızılayı ve 177 Orman Yangın Hattı. Acil aramalar konusunda gündemdeki bir başka proje ise Amerika’da uygulanan tek numara sistemi. Bütün yardım ve ihbar hatlarının 112’de birleştirilmesi planlanıyor. Sistem ilk Antalya’da devreye girecek. Başarılı olunursa ülke geneline yayılacak.

5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanununnun 31nci Madde son fıkrası aşağıdaki gibidir:

“(4) Ankesörlü telefon hizmeti kullanıcıları da dahil olmak üzere, kamu kullanımına açık telefon hizmetinden faydalanan kullanıcılar, herhangi bir ücret ödemeden 112 ve Kurumca belirlenen diğer acil çağrı numaralarını çevirerek acil çağrıya cevap vermekle yetkili kuruluşa erişme hakkına sahiptir. Kurumca belirlenen esaslar çerçevesinde işletmeciler ücretsiz olarak, kullanıcıların 112 acil çağrı numarasına ve Kurumca belirlenebilecek diğer acil çağrı numaralarına sunmakta oldukları hizmetin kapsam ve kalitesine uygun olarak erişimlerini sağlamak ve acil yardım talebinde bulunan kullanıcıların yerlerini tespit ederek ilgili kuruluşa bildirmekle yükümlüdür.”

Kategoriler
Gerekli Bilgiler Yaşam

8 mart dünya emekçi kadınlar günü

“8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” kadın haklarının kazanılmasında verilen mücadelenin simgeleştiği özel bir gündür. Gelişmiş ülkelerde kadın hakları birçok ilerlemeler göstermiş olsa da ülkemizde ve geri bıraktırılmış ülkelerde kadın hakları ne yazık ki istenen seviyelerden çok uzaktadır.

Hepimizin bildiği gibi 8 Mart 1857 tarihinde ABD‘nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi, daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başladı. Polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesinin ardından çıkan yangında çoğu kadın 129 işçi can verdi. 1910 yılında 2. Enternasyonale bağlı İlerici Kadınlar Toplantısı‘nda Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin‘nin önerisiyle 8 Mart‘ın “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanması oybirliğiyle kabul edildi. O günden bu yana 8 Mart dünya çapında örgütlü ve yaygın biçimde kutlanmaktadır.

Türkiye‘de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlanmıştır. Dünyanın önde gelen ülkeleri henüz insan hakları fikrine alışmaya çalışırken, kadınlarımız Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde tüm bu hakları Cumhuriyetimizle birlikte kazanmıştır. 1926 yılında kadınlarımız “şeriat” zincirinden kurtularak Medeni Kanun ile güçlenmeye ve kişiliğini bulmaya başlamışlardır. 5 Aralık 1934 de seçme ve seçilme haklarının verilmesi ile hem siyasette hem sosyal hayatta erkeklerle eşit haklara kavuşmuşlardır.

“Birleşmiş Milletler Kadınlar On Yılı” programından Türkiye‘nin de etkilenmesiyle, “Türkiye 1975 Kadın Yılı” kongresi yapıldı. 1980 Askeri Darbesi‘nden sonra dört yıl süreyle herhangi bir kutlama yapılamamış, 1984‘ten itibaren her yıl çeşitli kadın örgütleri tarafından “Dünya Kadınlar Günü” kutlanmaya başlanmıştır.

Dünyanın her yerinde kadınlar, ulusal, sınıfsal, dinsel ve cinsel sömürü ve saldırılara maruz kalmaktadır. Sermaye gibi, şiddetin de maalesef vatanı, milleti, dini, mezhebi yoktur. Bugün bu sömürü biçimleri milliyet, ülke, bölge ayrımı gözetmeksizin dünyanın her köşesinde vardır.

Yıllık kadın ölümlerindeki bilançolara baktığımızda 1.ve 2. Dünya savaşlarındaki insan kaybından çok daha fazla kadın katledilmektedir. Son günlerde, tecavüz ve ölüm haberleri magazinleştirilerek, kadın bedeni üzerinden reyting uğruna kadın onuru çiğnenmektedir. Her gün TV programları ve diziler aracılığıyla feodal yapıları, mafyayı, çeteleri, fuhuş ticaretini, dizi adına, program adına evlerimize taşıyanlar, erkek otoritesini sarsılmaz bir kale gibi sunmaktadırlar. Toplum, sessiz kaldıkça bu ataerkil vahşet elinde, namus adına, töre adına kadınlar can vermeye devam edecektir.

Ayrıca biliyoruz ki “Ülkemizde çağdaş, eşitlikçi, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti tüm kurum ve kurallarıyla etkin, işler ve işlevsel kılınmadığı sürece, kadınlar özgürlük, eşitlik ve insan hakları mücadelesinde bir adım ileri gidemeyecektir. Bu nedenle aşağıdaki taleplerin acil ve vazgeçilmez olduğunu öngörüyoruz;

•· Kadına şiddet suçlarının ve “nefret” suçlarının en ağır cezalara çarptırılarak caydırıcılıklarının sağlanmasını, töre, namus, genel ahlak vb. gerekçelerin hiçbir şekilde hafifletici neden sayılmamasını, kadının töre, ahlak ve din gerekçeli cinsiyetçi baskı ve ayrımcılıktan kurtarılmasını, iş ilanlarında cinsiyet ayrımcılığı yapılmamasını,

•· Kadınlarımızı iki kez ezen işsizlik ve yoksulluğun önüne geçilmesini,

•· Kız çocuklarının temel eğitimlerinin ailelerin keyfine bırakılmaksızın, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması yönünde devlet politikaları oluşturulmasını,

•· Diyanet işleri başkanlığının kaldırılarak bütçesinin, sadece %4 ü üniversite mezunu olan ve % 20 sinin okuma yazma bilmediği kadınlarımızın eğitimine ve sağlığına tahsis edilmesini, devletin ve siyasi iktidarın tüm inanç ve dinlere eşit mesafede durmasının kesinlikle sağlanmasını,

•· Kreş ve anaokulu dahil, eğitim ve sağlık hizmetlerinin parasız olmasını,

•· Siyasi Partiler Yasasının siyasi yaşama kadın katılımını artıracak yönde değiştirilerek, adaylıklarda yarı yarıya kadın kotası uygulamasının yaşama geçirilmesini,

•· Bugünümüzü karartarak geleceğimizi güvenliksizleştiren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasasının geri çekilerek, yerine çağdaş sosyal hukuk devleti ve insanı esas alan bir tasarının hızla hazırlanmasını, kadın istihdam politikalarının geliştirilerek annelikle iş yaşamını birlikte sürdürebilecekleri yasal düzenlemelerin yapılmasını,

•· Düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılmasını, Anayasanın tüm yurttaşların katılımıyla, çağdaş, eşitlikçi, demokratik, özgürlükçü bir Türkiye yaratma hedefinde topyekûn değiştirilmesini,

•· Ülkemize zarar verecek, halkımızı yapay tartışmalarla bölecek, özgürlük ve demokrasi kavramlarını “türban ve başörtüsüne” indirgeyen ufuksuz siyaset anlayışının, bu siyaseti sürdüren tüm taraflarca bir an önce terk edilmesini,

•· Halkımızı din, dil, etnik köken, cinsiyet, cinsel yönelim, sınıfsal, mezhepsel ve milliyetçilik çizgilerinde bölmeye yönelik her türlü politikaya son verilmesini, toplumsal zeminde demokrasi ve barış kültürünü güçlendirecek politikaların ivedilikle yaşama geçirilmesini, devletin yasalarla ve uygulamalarla kadın haklarını ve bütün özgürlükleri güvence altına aldığı bir Türkiye yaratılmasını,

Talep ediyoruz.

Dünya Emekçi Kadınlar Gününüz kutlu olsun.

Saygıyla, sevgiyle ve dostça…